Klasik Türk Sanatları Vakfı

'1400.YILINDA KUR'AN-I KERİM SERGİSİ'

02.12.2010



       Asırlardır Hüsn-i Hattın başkenti ve dahi payitahtı olan kadim şehir İstanbul’dan tarih kokan bir sergi geçti. Her bir yaprağı, yaşadığı yüzyılın izlerini taşıyan… Bilinen en eski tarihten beri özverili Çalışmalarla hazırlanmış şaheserler; renkleri solsa da, güzelliklerinden hiçbir şey kaybetmeden günümüze kadar korunmuş ve bugünlere ulaşabilmiş.
Bazen bir Çiçek bahçesinden kapılarını araladı bize, bazen de akla ziyan geometrik tasarımlar karşıladı misafirlerini. Hepsinde aynı terennüm. Ayrı zamanlardan gelmiş, aynı dili konuşan kitaplar hepsi…
İslâm ülkelerinde, her coğrafyada ve her dönemde sanatın önemli bir bölümünü oluşturan “Kitap Sanatları”nın kuşkusuz en ayrıcalıklı örnekleri Kur’an-ı Kerim olmuştur. (Kitâbî olan sanatlar, kâğıda, kaleme ve fırçaya dayanır.)
       Kur’an-ı Kerim’in indirilişinin 1400. Yılı vesilesiyle düzenlenen sergide, on iki asırlık süreç içinde oluşan bir kültür mirası, Kur’an-ı Kerim nüshalarıyla buluştu ziyaretçiler Türk İslâm Eserleri Müzesi’nde.
       Sergide Kur’an-ı Kerim’in ilk nüshaları arasında kabul edilen örneklerin de yer aldığı on iki asırlık bir süreç içinde yazılan yaklaşık 250 adet Kur’an-ı Kerim sergilendi.
Sergide bulunan Kur’an-ı Kerim’ler, devletin ileri gelenlerinin hamiliğinde nakkaşhanelerde Çalışan sanatçıların hazırladıkları Kur’an’lar birer sanat eseri olmalarının yanı sıra; tarih, merkez, sanatçı adı, vakıf kayıtları, mühürleri ve kimin için hazırlandığına ilişkin bilgiler vermesi açısından da belge niteliği taşımaktadır.
İslâm Sanatının başyapıtları olan Kur’an-ı Kerimler, sultanlar, hanım sultanlar, veziriazamlar, paşalar, valiler kısacası devletin ileri gelenlerinin sanatı ve sanatçıları himaye etmesi sonucu, yüzyıllar öncesinden günümüze bir kültür mirası olarak ulaşmış ve gelecek nesillere ulaştırılmak üzere müze koleksiyonları ve kütüphanelerde muhafaza edilmiştir.
       Bazı Mushafların sonunda, Hatim Duası ile secavend alâmetlerinin açıklamasının bulunduğu bölümlerle birlikte Falnâme ve Esmâü’l Hüsnâ da yer almaktadır.
Mimarinin yanı sıra Çini, ahşap, halı, el yazması kitaplar döneminin en ünlü sanatçıları tarafından hazırlanmış ve bir kültür mirası olarak günümüze ulaşmıştır. İslâm Tarihinin son beş asrına damgasını vurmuş bu Türk sanatlarının hem bilinmesi hem de bize emanet edilmiş tarihî eserlerin öğretilmesi açısından son derece faydalı bir sergiydi. Ne güzel söylemiş bir söz eri; “Söz uçar, yazı kalır.”
Sergide Kur’an-ı Kerimin yanında, cüzler, Kur’an-ı Kerim ciltleri ve “Şam Evrakları” da yer almaktaydı.
       Kur’an yapraklarının erken dönemleri Geç Emevî Dönemi’ne (8.yy), kutu cilt olarak tanımlanan ahşap iskeletli deri ciltler ise Abbasî Dönemi’ne (9. -10.yy) tarihlenmektedir.
Ayrıca, dünya müzeleri ve kütüphanelerinde muhafaza edilen, nüsha sayısı sadece 6 adet olan ve Hz. Osman dönemine atfedilen Kur’an-ı Kerim’lerin en erken tarihli nüshalardan biri ve Hz. Ali dönemine atfedilen Kur’an-ı Kerim serginin başyapıtları arasındaydı.
       Emevî, Abbasi, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Memluk, İlhanlı, Celayirî, Timurî, Mağribî, Akkoyunlu-Türkmen, Safavî, Kaçar, Baburî ve Osmanlı dönemlerinin sanat hamileri için, döneminin en ünlü hattat, tezhip (müzehhip) ve cilt (mücellid) sanatçıları tarafından hazırlanan Kur’an-ı Kerimler hat, tezhip ve ciltlerindeki kalite ile hayranlık uyandırırken, İslâm Kitap Sanatı’nın her evresi bu sergi ile izleyicilere sunulmuştur.
İslâm Kitap Sanatı’nın erken nüshalarının yanı sıra, eserleriyle Hat Sanatı’na yön veren ve bazıları ekol oluşturan hattatların; İbn Bevvab adıyla tanınan Ali b. Muhammed Ebu Talib, Ali b. Muhammed el- Hüseynî, Ahmed b. Suhreverdi, Şeyh Hamdullah, Ahmed Karahisarî Ferhad Paşa, Hafız Osman, Şekerzade Mehmed Efendi, Kazasker Mustafa İzzet, Abdullah Zühdî ve birçok değerli hattatlara ait eserler sergide yer almaktaydı. Ayrıca, ketebe kayıtlarında isimleri tespit edilen müzehhipler; Sandal’ın öğrencisi Aydoğdu b. Abdullah el- Bedrî, Ali b. Muhammed er-Ressam, Muhammed b. Taceddin Haydar, Muhammed ibn Ali el fakîh Behemmî,Hasan, Mustafa Cihangirî Ahmed, Zihni ve sermücellid Ali Ragıp, Kur’an-ı Kerim’lerin tüm görkemi ile bize ulaşmasını sağlamıştır.
Vakıf eserlerinden meydana gelen Türk İslâm Eserleri Müzesi Kur’an koleksiyonunun önemli bir özelliği de; Kur’anlar üzerindeki vakıf- tamir kayıtları ve mühürlerdir. Devletin ileri gelenleri tarafından camilere Kur’an-ı Kerim vakfedilmesi geleneğinin ilk örnekleri Abbasi Dönemi’nde başlamıştır. Osmanlı Dönemi’nde de camilere, türbelere, kütüphanelere Kur’an-ı Kerim vakfedilmiştir. Türk İslâm Eserleri müzesi Kur’an Koleksiyonunun en muhteşem eserleri Sultan 1. Mahmud tarafından Ayasofya Kütüphanesi’ne vakfedilen Kur’an-ı Kerim’lerdir.
        Ve yine sergide Peygamber Efendimizin en büyük mucizesi Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra O’nun mukaddes emanetlerinin de yer aldığı bir bölüm oluşturulmuştu.
İslâm Tarihi boyunca yazıya büyük emekler sarfeden ve onu sanatın zirvesine yükselten hiç ”şüphesiz Osmanlı’lardır. Nitekim “Kur’an Hicaz’da nâzil oldu, Mısır’da okundu, İstanbul’da yazıldı ve (ve okundu)” sözü bunu doğruluyor.
       Fetihlerle Osmanlı Devleti’ni bir imparatorluk haline getiren Osmanlı’lar, sanatı ihmal etmemiş, her dönemde en önemli sanat koruyucuları olmuşlar, fethettikleri her yere Osmanlı kültür ve sanatını taşımışlardır. Bursa, Edirne, İstanbul başta olmak üzere Osmanlı hâkimiyetinde olan her şehri imar ederken mimarlık tarihinin ölümsüz eserlerini günümüze miras olarak bırakmışlardır.
       Bizler o zamanlarda yaşamadık belki ama, o güzel eserlerle göz göze gelme bahtiyarlığına eriştik. Bunun için de Osmanlı’ya ve bize bu güzellikleri tanıtanlara teşekkürü bir borç biliyoruz.

SONGÜL YALçIN



Bu Kategoriden...