Klasik Türk Sanatları Vakfı

BETÜL HUT İLE SOHBET

09.06.2010

1983 yılının eylül ayında Rize'de doğdum. İstanbul'a ben 1 yaşındayken geldik. O günden beri Üsküdar'lıyım.

İlkokulu III. Selim İlköğretim Okulu'nda bitirdikten sonra eğitimime ailemin yönlendirmesi ile Kadıköy İmam Hatip Lisesi'nde devam ettim. 2000 yılında oradan mezun oldum.

Üniversite için hedefim mimarlıktı. Fakat o yıllarda birçok üniversitede başörtülü olmamı problem ettiklerinden dolayı okul adına seçeneğim azaldı. Sorun yaşamadan bitirebilirim ümidî ile Fatih Üniversitesi'ni tercih ettim. Üniversitede Mimarlık bölümü olmadığından Bilgisayar bölümünü seçtim. Fakat ikinci dönemimde orada da başörtümü problem ettikleri için ayrılmak zorunda kaldım.
Üniversite kapısı kapandı. Allâh bir yıl sonra Ebrû'ya kapımı açtı. Ebrû'nun ne olduğu konusunda hiçbir fikre sahip değil idim. Annemin önerisiyle 2002 yılında öğrenmeye başladım. Ebrû sanatının üzerinde hayaller inşâ etmemiştim. Bu zamana kadar bana eşlik edeceğini de tahmin etmiyordum.

Usta Çırak ilişkisi; Türk İslâm Sanatlarının sağlıklı öğrenilmesi ve geleceğe de, geleneğini aslına uygun değişime uğratmadan aktarmak için âlâ, ruhunuzun uyum sağlayacağı bir usta ile olması âliyûl âlâ. Ben de bunun bilincine vardığımda alelâde birinden öğrenmek yerine, ebrûnun özünü, ruhunu sindirerek öğrenebileceğim, estetiğini yakalayabileceğim, gelişip geliştirmemde beni besleyecek ustamı aramaya başladım. Ebrû ile bir süreliğine yollarımız ayrıldı. Ama bu süre zarfında benim için doğru olan hocamı bulabilme arayışımdı, buda devam etti.

2007 yılında Yavuz Selim İsmek'te Meryem Beğen hocamın eşliğinde Ebrû ile yeniden buluştum. Eksik temelimi sağlamlaştırmamda Çok büyük etkisi oldu. Onunla 3 yıllık eğitimimi bu yıl tamamladım.

Klasik Türk Sanatları Vakfı'nı buluşum nasıl mı oldu?..

Bir iş için Üsküdar kapalı Çarşıdaydım. İşimi bitirdim dışarı Çıkacakken Çarşının diğer ucunda cama asılmış ebrûlar gördüm. Meğer orası Hülya Demirel'in atölyesi imiş. O gün onunla tanıştık. Hocamı arayışımdan bahsettim o da bana vakıftan bahsetti.

Zaman kaybetmeden Klasik Türk Sanatları Vakfı ile görüştüm, Fuat Başar Hocamız ile ebrû derslerine başladım. Gün konusunda yaşadığım problemlerden ötürü Mahmut Peşteli Hocamın sınıfına geçtim. Araştırmacı yönümün eksikliğinden olacak ki onu daha önce tanımıyordum. Şu anda benim için en doğru adresinde, Mahmut Hocamın tedrisinde olmak olduğunu biliyorum...

Hayat suyunuz akarken yolunuzu nasıl tayin edeceğinize siz karar veremiyorsunuz. Allâh'ın takdiri ve en güzel şekliyle o kendi yolunu buluyor. Yalpalamalar oluyor elbette ve hatta inişler, Çıkışlar, engeller, zorlanmalar. En nihayetinde su akıp kendi yolunu buluyor.

Üniversite yollarında ayağımıza batan dikenleri Rabbim güllere Çevirdi. Bize de bundan sonra gülü koklamak düşer. Şükretmek. Çalışmak. Çalışmak. Çalışmak..

Ya 2003 yılıydı, ya da 2004... Kültür merkezinde bir tablo gördüm. İstifli hat yazısı, Çiviler Çakılarak yazılmış, bakır teller ile örülmüş doldurulmuş. Parlaklığı, yansımaları göz kamaştırıyor.
Bende varolan "beğendiğini; gücün yetiyor, yeteneğin el veriyorsa kendi elin ile üret" tutkusu yüzünden ufak bir araştırmadan sonra Saim Devrilmez hocadan filografi zanaatini öğrenmiş oldum.
Sanat yönü var mıdır veya sanatlaştırılabilirmi bilmiyorum. Ama Saim Hoca filografinin zanaat olduğundan bahseder.

Hala vakit buldukça Çivi Çakmaya devam...

Ebrû'ya ara verdiğim dönemde bir yıl İngilizce eğitimi aldım. Üniversite'ye yurtdışında devam etmek amacı ile fakat su yine kendi seçtiği yolunda aktı. İstanbul beni bırakmadı.

Türk İslâm sanatlarının her birinin insanlara vereceği Çok şey var. Elimizden geldiğince Ebrû dışındaki İslâm sanatları konusunda da ilmimizi, kültürümüzü, bilgimizi arttırmaya, ruhumuzu zenginleştirmeye Çalışıyoruz. Bu konuda hocalarımızın ve vakfın da bize desteği küçümsenemez.

Biz varolduğumuz için, İslâm sanatları varolduğu için ve yolumuz birlikte olduğu için şükürler olsun.

Ruhumuza zenginlik, elimize yetenek, teknemize bereket...

Allâh'a emanet..



Bu Kategoriden...