Klasik Türk Sanatları Vakfı

ÇİZGİDEN HASIL OLAN GÜZELLİK, KAĞITTAN HASIL OLAN İNCELİK

28.06.2010

Sanat gözümün nuru, sanat elimin emeği, sanat kalbimin en somut ifadesi, zihnimin en güzel tecellisi...

İnsanda ruh, cisimde sanat; ikisine de veren hayat...

Rabbimin cemal-i manevisinin madde alemine yansıması, cemal- i Bâki' ye bir sefer, eşyanın yüzüne tebessüm Çizmektir sanat.

Sabır, azim, aşk, teslimiyet, gerçek, rüya, somut, soyut, ruh, incelik, hassasiyet, estetik, kalp, inanç, tevâzu, sebep, kabiliyet, ölçü... ve daha niceleri. Sorsanız kim bilir daha neler ile hangi yer yer kifâyetli, yer yer kifâyetsiz sözcüklerle anlatır "sanat"ın, sanatların aciz neferleri, gönüllü elçileri...
Soloları ayrı, koroları ayrı güzel, ayrı bir zevk.

Bu koroların sonuncusu 25 Haziran Cuma günü, Ümraniye Nikah Sarayında; vakfımızın "İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti" etkinlikleri kapsamında düzenlediği "15 Sergi, 15 Seminer" projesinin altıncısı; Safiye GÜLEN MORçAY hocamızın eserlerinden oluşan "Klasik Türk Sanatlarında Katı' sergisi ve Prof. Dr. Uğur DERMAN hocamızın oturum başkanlığında, Dr. Muzaffer ECEVİT hocamızın sunumu ile gerçekleşen " Hat Sanatının Estetik Kuralları" konulu semineri ile gerçekleşti. Katı'nın incelik ve zerafetine, Hat'ın ölçüsü ve dengesi eşlik etti.

KATI'; KAĞITTAN HASIL OLAN İNCELİK...

Kef, Tı, Ayn...

"Bakınız semaya, arza İkisi arasında insanı şaşırtan bir dengesizlik var mı? Her şey bir denge içinde, her şey bir ölçü içinde. Kendinizi ayarlayınız " buyuruyor Allah-ü Teala. Kef harfi Cenab-ı Hakk'ın sınırsız kudretini gösterir, insana "denge"yi hatırlatır.

Tı, beş duyunun ötesinde algıya, beşere gizli olanı simgeler. Ayn ise "Kendi"n olmak, kendi "göz"ünden bakmaktır.

Her harf kendi içinde bir sanat, her sanat kendi içinde bir harf...

Arapça' da kesmek anlamına gelen Kat hiç bir zaman bu kadar zarif ve anlamlı olmamıştır bana göre. Düz ya da ebrulu kağıt veya deri üzerindeki bir yazı yahut motifin incelikle kesilip Çıkarılması ile meydana getirilir. Kesip Çıkarılan parçaya erkek oyma, kalan parçaya ise dişi oyma adı verilir. Çıkarılan parça ve kalan oyulmuş kısım başka levhalar üzerine yapıştırılarak yeni eserler elde edilebilir. Ortaya Çıkan bu eserlere mukatta dendiği gibi eserleri meydana getiren sanatkârlara da katta, katı'an (oymacılar) denmektedir.

Cilt sanatının şemse ve köşebent tarzındaki ince ve zarif motifleri, hüsn-i hat örnekleri, vazo desenleri tek Çiçekler, buketler, tabiat manzaraları ve tasvirleri oyma sanatında en Çok rastlanan şekiller olarak, cilt kapaklarında, murakka' kıt'alarda, albümlerde ve el yazması eserlerin süsleri arasında görülür. Katı' sanatının kâğıt üzerindeki en eski örneklerine İran'da rastlanmıştır. Osmanlılara gelişi XVI. yüzyılın başlarındadır. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman devrinde katı', önemli bir sanat dalı olarak tezhipten sonraki en önemli süs olmuştur. Yazma eserlerde oyma olarak tezyini motiflere ve Çiçeklere kadar hemen her şekil denenmiştir.

Safiye Hocamızın bu sanatın en güzel örneklerinden olan eserlerini görmek nasip oldu bizlere, sergimize katılan tüm sanatçı ve sanatseverlere.

HAT; ÇİZGİDEN HASIL OLAN GÜZELLİK...

Her harf kendi içinde bir sanat ve her sanat kendi içinde bir harf dedik. Burada sıra harflerin sanatı, Çizgilerin sanatı, ölçülerin sanatı Hüsn-i Hat'a geliyor.

Allah kelâmını, Kur'ân-ı Kerîm'i güzelleştirmek üzere bir ömür; iki ömrümüz olsa da birinde öğrenip, diğerinde yazsak dedirten bir sanat. Rabb'den kolaylık istenerek başlanan Yazmanın Elifçesi.

Hat Sanatının gerek tarihçesi gerek usûlleri ile başlı başına bir yazı konusu. Biz bu yazıda sadece ilk hatın "Güzel yazı hocanın öğretmesinde, kemale ermesi Çok yazmada gizlidir." diyen Hz. Ali'nin elinden Çıkmış olduğunu belirtelim. Harflerdeki sert ve köşeli hatları yuvarlak bir biçimde sergileyen İbn-i Mukle, kendi zamanına kadar düz kesilerek kullanılan kamışı, Çapraz kestirerek bir başka dillendiren Yakût, Yakût'un mekteb sayılan yenilikleri ile geçen yaklaşık iki yüzyıl sonrasında gelen Şeyh Hamdullah ve 1600lü yılların ikinci yarısında Hafız Osman, hattın oldukça kısa bir tarihçesi yapılacaksa şayet, yazılması şart olan isimler, kamışı kalem yapan üstadlardır.

Usûl ve kurallar konusunda ise Muzaffer ECEVİT hocamızın seminerine dönelim tekrar. Hocamızın hat sanatının estetik kurallarını sayarken zikrettiği bazı maddeler şöyle: "Ölçü, Oran (Nispet, Mesafelerin ölçüsü), Simetri (Müsenna), Hareket, Tekrar, Âtıf, Denge, Uyum, Bütünlük, Sadelik, Zerâfet, Ritm, Hendeseye bağlılık ve hendeseye -bilerek- bağlı kalmama, orijinallik, ekonomi (ucuz güzellikten vazgeçme) ve ince tashih.

Bu maddelerden kendi adıma en Çok ilgimi Çekenin müsenna başlığı olduğunu söylemeliyim. Muzaffer Hocamız müsenna yani simetrinin "Cenab-ı Hakk'ın tercih ettiği bir tarz olduğunu belirterek, Kur'ân-ı Kerîm'in de okunuş ve manada simetrik; âlemin de bir ikizler (Çiftler) âlemi olduğuna dikkat Çekti.
Allah-ü Teala'nın Cemal ve Hâlık isimlerinin en güzel tecellilerini, insan ve sanatı buluşturuyor vakfımız, sergilerimiz ve seminerlerimiz. Çünkü Rabbim yarattıklarına kendi güzelliklerinden katarken, bu güzelliklerden anlayıp peşine düşecek olan "insan"ı yarattı, "anlayıp", "peşine düşebilelim" diye inşaallah.

Demem o ki, sanat; insan ile olan bu ortak noktasından dolayı insanlık var oldukça devam ettirecek her ama her türlü güzelliğini, özelliğini, inceliğini... Dün vardı, bugün var ve yarın da inşaallah var olacak. Bu "var etme" yolunda emeği geçen herkese, başta Klasik Türk Sanatları Vakfı olmak üzere tüm hocalarım, sanatkâr ve sanatkâr namzeti arkadaşlarıma kendi adıma teşekkürü bir borç bilirim.
Rabbim hepinizden razı olsun.

Aslıgül TOPUZ



Bu Kategoriden...