1-Sayın Gülşah ÜNSAL,1989 Ankara’da doğdunuz. İşadamı bir baba, ev hanımı bir anne ve iki yaş büyük bir ağabeyden oluşan aile ortamında etkilendiğiniz ve sizi sanata yönlendiren şey ya da şeyler neler oldu?
Öncelikle ailemi bu kadar sade ve açıklayıcı bir üslupta ifade ettiğiniz için teşekkür ederim. Ben bu ailede ilk önce görsel sanatı öğrendim. Şöyle ki; özellikle babam ve ağabeyim giyimlerine ve bakımlarına Çok fazla özen gösteren kişilerdir. Bir gün babama;’’Benden bile bakımlısın’’ dediğimde bana yönelttiği cevap, sanat hayatına attığım adımın ilk basamağını oluşturdu. Cevap ise;”Güzel giyinmek ve güzel görünmekte bir sanattır’’idi. Böylelikle kendimi sanatın alanlarını merak ederken buldum.İçinden kendime en uygun sanat dalını bulmaya Çalışıyordum.Fakat beni sanata yönlendiren bir diğer unsur daha var ki o da; Çevremdeki insanlar oldu.
Bu yönden Çok şanslıyım aslında. Hep sanatın içerisindeymişim bunu yeni yeni fark ediyorum. Özellikle en büyük şansım olarak gördüğüm teyzemin bunda Çok büyük rolü var.Bana, yolumu bulmamda Çok yardımcı oldu. Sonrası da geliyor zaten.
2-Neden klasik sanatları meslek olarak seçtiniz?
Tarih beni fazlasıyla cezp eder. Özellikle Osmanlı dönemine ayrı bir hayranlığım vardır. Benim kişiliğimi, tarzımı yansıtan bir dönem. Zaten tarihin derinliklerine indikçe sanatı keşfediyorsunuz, sanatın derinliklerine indikçe de Cenab-ı Hakkı buluyorsunuz. Cenab-ı Hakk her şeyi sanatlı yaratmış. Çok ince düşünceler bunlar ve aslında her şey Cenab-ı Hakka giden bir yol. Bir tasavvuf, bir ilim ya da sanat…Ben sanatla başladım, tasavvufla devam ederiz inşaallah. İster istemez ilim de beraberinde geliyor zaten. Tüm bunların farkındayken kendime başka bir meslek seçemezdim.İnşaallah başarabiliriz.
3-Sizce Ebru sanatı ne ifade ediyor?
Tekliği ifade ediyor. Yaradılışta bir teklik var. Söylediğim gibi bize Cenab-ı Hakkı hatırlatıyor. Üstadlarımdan öğrendiğim üzere; biz bu tekneye “tefekkür teknesi” diyoruz. Hakikaten düşünenler için aslında Çok büyük ibretler var. İnsanlar düşünüyor ve yapmak istiyor. Fırçaya vuruyor, damlalar su üzerine yayılıyor. Damlaların ne kadar büyük olacağı, nasıl dağılacağı, ne kadar açılacağı…Bunları kestirmek mümkün olmuyor. İşte burada küll-i irade ile cüz-i irade arasında ki farkı görüyoruz. Biz sanıyoruz ki her şeyi biz kendimiz yapıyoruz. Ama görüyoruz ki her şey doğal bir oluşum. Ebru Çok farklı bir sanat. Anlatmakla bitmez. Özetlemem gerekirse; Ebru bir sır yumağı, bir anda Çözemiyorsunuz. Sonsuzluk nasıl tarif edilemezse işte bu da öyle bir şey. Bunları görerek oturmaya Çalışıyorum teknenin başına. Ama tabi ki daha yolun Çok başındayım. Ebru sanatıyla ciddi anlamda 2 yıldır uğraşıyorum ve daha keşfedeceğim Çok fazla sırlar var. Üstadlarımın da yardımı ile inşaallah Ebru sanatını ileri boyutlara taşıyabilirim.
4-Ebru ile doğa arasında nasıl bir ilişki kurarsınız?
Ebruların zemininde bulunan resimler aslında tabiatta var olandır. Temeli doğadır zaten. Şöyle ki; boyaları topraktan yapılıyor, kağıtlar ağaçlardan, fırçaların sapları gül dalından, kitreye baktığımızda ise o da sudan…Yani aslında Ebru ve doğa kopmayan bir bütün olduklarını düşünüyorum.
5-Mesleki eğitimin size ve kişiliğinize katkıları oldu mu?
Hem de Çok fazla.Temel bilgileri okulda öğreniyorsunuz.Tabi ki Çok fazla ayrıntı göremiyorsunuz ama teorik bilgilerimiz sağlamlaşıyor.Ben de bu yönden şanslıydım.Gerek koordinatör hocamız gerekse diğer bölüm hocalarımızın da müfredattan rahatsız olması daha da yarar sağladı.Bunların olması da beni ebru sanatına daha Çok bağladı.Çünkü;bunaldığım zamanlarda kendimi rahatça atölyeye kapatıp ebru yapabiliyordum.O zamanlar kimyasal boyalarla yapmaya başlamıştım.O bile beni cezbetmişti düşünün artık.Diyeceğim o ki;eğer mesleki eğitimimi almasaydım benim ebru sanatı ile tanışmam Çok daha sonraları olabilirdi.
6-Klasik sanatlarımızın sizce topluma ve gelecek kuşaklara katkıları neler olabilir?
Gerçekten Çok zengin bir geçmişe sahibiz . Musiki, folklor, mimari, Çini, tezhib, nakış, hat, minyatür, cild, ebru vb. geleneksel sanatlarımızla Avrupa toplumuna Çok şeyler verebiliriz. Ama öncelik kendi toplumumuz olmalı.Kendi kültürünü, medeniyetini, ruh dünyasına ait zenginlikleri bilmeyen bir kuşak kimlik bunalımından ve kompleksten kurtulamaz.Bırakın Avrupa’ya faydalı olmayı,kendimize hayrımız olmaz.Burada sadece alan el olmamalı biraz da veren el olmayı bilmeli ve yaşadığımız bu topraklara her yönü ile faydalı birey olmalıyız.Burada da sanırım ilk önce üstadlarımıza daha sonra da biz gençlere Çok büyük görevler düşüyor.Çok şükür ki öyle üstadlara sahibiz.Öyle ya; sanat zaten bayrak yarışıdır.Bayrağın şimdi ki sahipleri, saygıdeğer üstadlarımızdan inşallah bileğimizin hakkı ile bayrağı devralabilir ve ileri ki nesillere teslim edebiliriz.
7-Ebru sanatı üstadlarından kimleri örnek alıyorsunuz? Neden?
İlk olarak Mustafa DÜZGÜNMAN. Çünkü; Necmettin OKYAY’ın bu sanata kazandırdığı Çiçekli ebru Çeşitlerine papatyayı eklemiş, Çiçek şekillerini ıslah etmiş.1940’ta başladığı ve vefatına kadar 50 yıl süren ebruculuğu sırasında, ebruyu Çok ileri merhaleye taşıyan ustalığına rağmen geleneği hiç zorlamamış . Hem eserleriyle hem de yetiştirdiği öğrencileriyle bu sanatın tanınmasında ve yayılmasında büyük rol oynadığını düşünüyorum. En büyük idolüm bu yüzden Mustafa DÜZGÜNMAN’dır.
Tabi ki onun saygıdeğer öğrencilerini atlayamam. Bunlardan sayın Fuat BAŞAR üstadımın öğrencisi olmak gerçekten gurur verici.Tecrübelerinden ve ilminden yararlanmak büyük nasip.Umarım elimizde ki nimetlerin kıymetini bilir ve iyi değerlendiririz.
8-Bu mesleği seçeceklere tavsiyeleriniz neler olur?
Estağfirullah, ben de daha o konuma ulaşamadığım için aslında benim de yapmam gerekenleri nacizane paylaşmak isterim. Neyi ne için yaptığımızı bilmemiz gerek ve yaptığımız sanatı Çok iyi değerlendirip anlamalıyız. Fuat BAŞAR üstadımında dediği gibi; her şeyden önemlisi biraz kendimize Çekilip tefekkül etmemiz gerek . Gözlemlemek, araştırmak, okumak Çok önemli. Eğer sanata emek vermek,biraz değer katmak istiyorsak bunu önce kalpte yaşamamız lazım.Sabır isteyen ve üzerinde kendimizi Çok fazla eğitmemiz gereken bir husustayız.Cenab-ı Hak gönlümüzde ki sanat aşkını hiçbir zaman söndürmesin İnşaallah…