Anlatılamayan duygular, kalplere sığmayan sevgiler, aşklar, özlemler, yıkılmayan dostluklar ve asla unutulmaması gereken insanlar vardır. Onlar yaşayışlarıyla, sanatçı kişilikleriyle, verdiği güzel eserlerle tüm insanlara örnek olmuşlardır.
İşte onlardan biri; Hat sanatımızın eski ustalarından 1802 yılında Tosya'da dünyaya gelen Hattat Kazasker M. İzzet, küçük yaşta babasını kaybetti. Annesi tarafından tahsil için İstanbul'a gönderildi. Medrese tahsilinin yanında Kömürcüzâde Hafız Şeyda'dan musîki meşketti. Sesini ve okuyuşunu Çok beğenen Sultan II. Mahmud'un emri üzerine Enderun-i Hümâyun'a alındı. Usta bir neyzen oldu, ayrıca sülüs nesih yazılarını Çömez Mustafa Vâsıf, ta'lik ve celîsini Yesarizâde Mustafa İzzet Efendilerden öğrendi.
(Kazasker tarafından yazılan Celî Sülüs Levha - Hadis-i Şerîf)
Pâdişah tarafından Çok sevilmesine rağmen saraydaki hayattan sıkılarak, hacc'a gitmek niyetiyle izin aldı. Dönüşünde saraya gözükmeden dervişâne bir hayat sürmeye başladı.
Bir Ramazan günü Beyazit Camii'nde onu sesinden tanıyan Sultan II. Mahmud, kendisini terk edişini ve bir daha görünmeyişini muğber olduğu için cezalandırılmasını istediyse de sonra affetti.
Kazaskerin eserleri Çoktur. Müze ve husûsî koleksiyonların haricinde mühim eserlerinden bazıları:
İstanbul Hırka-i Şerif Camii'nde kubbe yazısı, Ali Paşa Mescidi, Dolmabahçe Sarayı, Ayasofya Hünkâr Mahfeli, Bâb-ı Âlî'de Nallı Mescid, İstanbul Üniversitesi'nin bahçe giriş kapısının iç tarafı ve Kahire'de Mehmet Ali Türbesi Kitâbeleri, ayrıca Ayasofya, Hırka-i Şerif, Büyük Kasımpaşa, Küçük Mecidiye, Sinan Paşa camilerindeki celî sülüs yazılarla Yahya Efendi Camii kubbe yazısı.
Harf inkılâbından önce matbaalarından kullanılan hurufat da Kazasker İzzet'in eseridir.
Hz. Muhammed (s.a.v.) için yazdığı meşhur,
"Basmasa mübarek kademin rûy-i zemine
Pak etmez idi kimseyi Hâk ile teyemmüm"
Beytinin meali şöyledir:
Senin mübarek ayağın yeryüzüne basmamış olsaydı,
Toprakla teyemmüm etmek kimseyi temizlemezdi.
Onun en mühim ve Çap itibariyle en büyük yazıları yine İstanbul'da Ayasofya Camii'nde bulunmaktadır. Bunlar Allah, Muhammed, Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Hüseyin isimlerini taşıyan sekiz levhadan ibarettir. Bunlarda harflerin genişliği 35 cm olup levhaların Çaplarında takriben 7,5 metredir.
İlk levhalar 1644 yılında Teknecizâde İbrahim Efendi tarafından yazılmıştı. 1849 yılında camiinin tamiri sırasında bu levhalar kaldırılmış ve yerine Kazasker tarafından yeniden yazılması istenmişti. Talebelerinden Şefik Bey ve Haydarlı Ali Efendi ‘nin de yardımlarıyla kim bilir ne büyük bir aşkla heyecanla günlerce Çalışıp uğraşarak yazdıları, bu yazıların asıllarını mümkün mertebe büyük bir kalemle yazılıp Satranç yani kare usulüyle büyütülmüş sonra yazılar altınlanmış ve Bahariye marangozhanesinde yapılan daire şeklindeki Çerçevelere monte edilerek yerlerine asılmıştı.
Levhaların azameti Amerikalı müsteşrik Wiltimor'un Ayasofya'da mozaik araştırmaları sırasında yere indirilince anlaşılmış ve bir ara Sultan Mehmet Camii'ne nakli düşünülmüş, ancak hiçbir kapıdan geçirilemediği görülünce hatalarını anlayıp tekrar aynı yerlerine asılmasına karar verilmiştir. Yalnız tahsîsat yokluğundan yerde uzun müddet dayalı olarak duran levhaların İbnülemin Mahmud Kemal "Son Hattatlar" kitabında hikâyesini şöyle naklediyor:
"İsm-i Celali, İsm-i Nebevî'yi, esami-i Çâr yâr ve Haseneyni ihtiva eden bu elvahı celile, bir takım kıymet bilmez eşhas tarafından indirilip bir kenara koyulmuş ve bazı yerleri zedelenmişti. Bu hal bizimle beraber diğer erbab-ı imanı dağdâr ettiğinden tekrar asılması için uğraştıksa da muvaffak olamamıştık. Nihayet Ayasofya Müzesi müdürü Muzaffer Ramazan Bey'i teşvik ve teşci ettiğimde "Para yok, olsa asarım" demişti. Öteden beri benimle beraber bu işe sarf-ı zihn eden yüksek mühendis Ekrem Bey'in nezareti altında levhalar tamir edildi. Yine o zat-ı erkemin himmetiyle levhalar bikeremihilkerim 28 Kanuni sanî 1949 (22 Rebi'ül-evvel 1368) de elvahı şerife yerlerine asıldı. Ekrem gelip beni götürdü. Levhaları mahalli kadiminde görünce ağlamaya başladım. Cenabı Ekrem'ül-ekremin'e hamdu senâ ve Ekrem ve Nazif ile Muzaffer'e teşekkür ve dua ettim.
Klasik tarzda büyük bestekâr olan Kazasker Mustafa İzzet in muhtelif makamlarda yirmiye yakın şarkısı, ayrıca Amerika'nın başkentinde "Washington Anıtı" diye bilinen 168 metrelik dikilitaşta Sultan Abdülmecid'in tuğrasıyla beraber Kazasker Mustafa izzet'in Amerika halkına iyi temennilerin yazılı olduğu bir hat yazısı bulunmaktadır.
15 Kasım 1876 da 75 yaşında vefat etmiştir. Defnolunduğu esnada başucunda konuşma yapan bir zat:"Efendiler, demiş, buraya gömdüğümüz bir maarif sandığıdır."
Not: Ali Alpaslan Osmanlı Hat Sanatı Tarihi, Uğur Derman Türk Hat Sanatının Şaheserleri ve K. M, İzzet'in hayatını anlatan birçok makaleden yararlanılarak düzenlenmiştir.
DERLEYEN;DENİZ KADIOĞLU