Klasik Sanatlarımız Niçin Öğretilmeli?
“Sanat koruyucu hekimliktir”
Klasik Türk sanatları vakfının 15 sergi 15 seminer programı Çerçevesinde “Bir demet Sanat” sergisi eşliğinde on dördüncüsü Prof Dr M. Zeki Kuşoğlu’nun verdiği Klasik Sanatlarımız Niçin Öğretilmeli? Semineriyle devam etti.
Oturum başkanı Prof Dr Uğur Derman, Prof Kuşoğlu’nun sanattaki yerini kısa anekdotla tanıtarak semineri başlattı. Özellikle onun Batı’da eğitim gördükten sonra bu sanatlara yönelen biri olarak konuya olan ilgisine dikkat Çekti.
Prof. Kuşoğlu, seminerine sanatın bir Çok tanım içinde kendisinin yaptığı “Sanat koruyucu hekimliktir” tarifini öne Çıkardı. Hoca’nın bu tarif üzerinde durmasının nedeni sanatı diğer bir Çok alandaki Çarpıklık ve yanlışların giderilmesinde bir reçete olarak görmesidir. Bu açıdan sanatın neden ve niçin yapıldığı sorularının önemli olduğunu ve bu sorulara cevap verilmeden olumlu bir neticeye gidilmesinin mümkün olamayacağını söyledi. Ona göre bu soruların cevaplarına göre eğitiminin iyi bir öğretimi ortaya Çıkarıp Çıkarmayacağı gösterecektir. Bu sorgulamaları sadece sanatta değil diğer alanlardaki eğitimi için de geçerli olduğunu, bu soruların karşılıklarına göre eğitimde hedeflerin ortaya konulacağını ve bu hedeflerin gerçekleşmemesi halinde sağlıklı bir öğretimden de bahsedileceğini ifade etti.
Milletlerin kimliğin oluşmasında eğitiminin doğru verilişinin üzerinde duran Kuşoğlu, ülkelerin geri kalışlarının temel nedenin de eğitimdeki hedef ve amaçlardaki Çarpıklıklara dikkat Çekti. Sanatın da bir millet değerlerinin oluşmasındaki payının önemine işaret eden Kuşoğlu, ülkemizdeki sanat ve sanat eserleri karşı duyarsız kalınışının ve davranışlardaki olumsuzlukların temelinde de gerçek manada sanat eğitiminin gerçekleşmemesinin olduğunu dile getirdi. Kuşoğlu, kendi sanat eserlerimizi sergilemedeki başarısızlığımızın bunun bir sonucu olduğunu söyledi. Bu anlayışın toplumda bir tezahürünün de babadan oğula mesleklerin aktarılmasının ortadan kalkması olarak işaret eden Kuşoğlu hoca, bunun asıl nedenini konunun eğitim dışına itilmesine bağladı. Hocaya göre sanat gerçekten öğretilirse güveni de geliştirir. Bu yüzden meşrebi sanat olan meslek erbabında bu güven aÇıkça görülür.
Sanatkarı cehennemi cennete ve Çölü vahaya Çeviren bir kişi olarak tarif eden Kuşoğlu’na göre sanat Allah’ın insan bahşettiği ortak dili adıdır. Bütün milletler bu sanat diliyle hiçbir tercüman olmaksızın anlaşırlar. Bu sanat dili ve anlayışı ise sadece sanat eğitimiyle ortaya Çıkar. Bu dili bilmeyen milletler sanat geçmişlerini farkında dahi olamazlar.
Kuşoğlu konuşmasında bu temel görüşe dayanarak sanat yapıcılığının insana güven aşıladığını bunun da tarih ve sanat anlayışına yansıdığını ve bu eksikliğin şehirleri hatta ülkeleri katledilen eserlerin mezarlığı haline dönüştürdüğünü iddia etti. Bu açıdan İstanbul katledilen sanat eserlerinin ve tarihi yapılarının mezarlığını andırdığı söyledi. Ona göre İstanbul’da bir Çok tarihî yapı ve eser katledilmişti. Kuşoğlu’nun bu görüşleri tarih mezarlıkların dahi katledildiği düşünülürse daha iyi anlaşılır. O böylece sanat eğitimin neden ve niçin yapılması gerektiğini anlayamayan bir zihniyetin böylece tahrip edici ve yıkıcı karaktere dönüşeceğini gösterdi. Bir mezar taşını kırk parçaya ayırıp onları inşaat malzemesini dönüştüren bu zihniyetin temelinde de bu yatmaktadır. Bu açıdan sınıfta kalan milletler ancak sanatta görecekleri tedavi ile sınıfı geçebilirler. Milletteki bu yönde ortaya Çıkan Çarpıklık ve bozuklukların giderilmesinde Sanat ile eğitimin tedavisi Çok önemlidir.
Kuşoğlu, sanat eğitiminin sanatı taklitten kurtulmayı sağladığını, eskiden klasik sanat dallarının bir Çoğunda bir Türk, Hint ve Acem ekolünden bahsedildiğini ve hepsinin ayrı ayrı özeliğe sahip olduğundan hiç birin birbirinin taklidi olmadığın söyledi. Böylece her eser yapıldığı yerin ve sanat bakışının özelliklerini taşımış ve ortaya Çıktığı milletin kimliğinin bir parçası olmuştur. Bundan dolayı sanatın milletlerin kimliğinin yapıcı bir özelliğine sahip olduğunu ve taklit eserlerle böyle bir kimliğin oluşturulamayacağını ileri sürmüştür.
Kuşoğlu seminerin bu noktasından itibaren Klasik Sanatlarımız Niçin Öğretilmeli? sorularına dört temel başlıkta cevaplamaya başlar:
1.Ona göre sanat kimlikle yapılmalıdır. Sanat eğitimi millete kimlik edindirmek için yapılır. Taklide dayanan kimliksiz bir sanat eserinin ortaya Çıkışı eğitimin gerçek manada yapılmamasından dolayıdır.
2 Hocaya göre sanayii için de sanat eğitimi şarttır. Başka ülkelerin sanayii mamullerinin model ve kalıplarını taklit ederek yapılan bir sanayi ürünün hiçbir özgün tarafı yoktur. Hoca’ya göre bu taklit mallara eğilim gösteren toplum kesimlerin sanat anlayışı ve zevki de taklitten öteye geçmez. Bu nedenle bir milletin sanayi üretiminde kendine özgü özelliğini yansıtması ancak sanat eğitimiyle mümkün olacaktır.
3. Kuşoğlu, konuşmasında klasik sanatların öğretilmesini bir başka nedeninin de eski tarih eserlerin korunup onarılması ve onların gelecek kuşaklara aktarılması açısından şart olduğu üzerinde durdu. Bu açıdan klasik sanat eğitiminin önemi tartışılmayacak kadar açıktır. Kuşcuoğlu, sanat eğitimi konuyla ilgili tarihi geçmişini bilmeyi de gerektirdiğini ve sanatla ilgili bir Çok bilgiye de bu onarım ve koruma Çalışmasında ihtiyaç duyulduğunu ifade etmiştir. Ancak bu şekilde onarılacak eserin aslına uygun onarımının gerçekleşebileceğini dile getirmiştir.
4. Kuşcuoğlu hoca klasik sanatların niçin öğretilmesinin sorusunun son nedenini, sanat eserlerin kül atın Çıkarılıp sergilenmesi ihtiyacına dayandığını ifade etmiştir. Böylece geçmişin külleriyle örtülü sanat eserlerin ortaya Çıkması hem ülke hem de başka ülkelerin sanat severlerin seyahatlerini amaçlı kılacaktır. Özellikle sanat eseri müzeciliğinin önem kazanmasının ancak klasik sanat eğitiminin iyi ve gerçek alınmasıyla anlam bulacağını ileri sürmüştür.
Hoca konuşmasının sonunda eğitim ve öğretim ilgili kısa bir değerlendirme yaparak eğitimsiz öğretimi harçsız bir duvar benzetmiş, bu açıdan sanat öğretiminde eğitimin önemine vurgu yapmıştır. Klasik sanatların eğitimine ruh veren milli ve manevi değerlerden de uzak düşünülmeyeceğine kısaca değinerek özellik bu konudaki ayet ve hadisleri dikkat Çekmiştir. Kendisine sorulan sorular Çerçevesinde sanat eğitiminin sadece kurslarla değil okullarda da temel dersler arasına alınması halinde tam bir eğitim sağlanacağın ve bilinçli bir sanat anlayışının yaygınlaşacağını söyledi.
Dr.Rıza KURTULUŞ
...