Kıymetli Medine’li misafirler, sevgili sanatkar arkadaşlarım sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum hepiniz hoşgeldiniz.
Öncelikle şunu belirtmeliyimki benden bu konuşma talep edildiğinde, ilk önce kabul etmekte tereddüt ettim. Sanatımda başarılı olabilirim ama onunla ilgili düşüncelerimi ve tecrübelerimi anlatabilmek ayrı bir beceri ister, benimde bu konuda ciddi bir tecrübem olmadığı için biraz tereddüt yaşadım. Fakat daha sonra düşündümki sevgili peygamber efendimizin mukaddes beldesi olan Medine’den gelen bu teklifi reddetmek pek yakışık almaz ve benim içinde hayatımda önemli bir hatıra olur düşüncesiyle huzurlarınızdayım.
Sizlere kısaca sanat hayatımı anlatıp ayrıca hazırlamış olduğum eski dönemden ve kendi yaptığım tazhip örneklerinden oluşan bir slaydshow sunmak istiyorum. Ben aslen Trabzonlu olup 1970 yılında Bolu’nun Gerede ilçesinde doğdum. İlkokulu burada tamamladıktan sonra maalesef içinde bulunduğumuz o günkü şartlardan dolayı Çok istememe rağmen tahsil hayatıma daha fazla devam edemedim ve 1986 yılında ailemle birlikte İstanbul’a göç ettim.
O yıllarda ağabeylerim Mehmet ve Osman Özçay hat dersleri alıyorlardı ve İstanbul’a göç etmemizin en önemli sebeplerinden biri budur. Bende bu vesile ile tezhip sanatını tanıdım. Çocukluğumdan beri sanata olan alakam ve yatkınlığım ayrıca ağabeylerimin yazdıkları hat levhaları için tezhip sanatına ihtiyaç duymaları beni bu sanatı öğrenmeye teşvik etti.
Bu kararı aldıktan sonra 1987 yılının Ekim ayında Kubbealtı Kültür ve Sanat Vakfı'nda Çok değerli hocam sayın Fatma Çiçek Derman’dan büyük bir şevkle tezhip dersleri almaya başladım. Bu derslere 2 yıl kadar devam ettim. Daha sonra hocamla olan bağımı koparmadan onun tavsiye ve nasihatlerini dikkate alarak Çalışmalarımı evimde sürdürdüm. Burada yeri gelmişken hocamızın biz talebelerine her zaman yaptığı nasihatlerinden birini sizlerle paylaşmak istiyorum. “ Asla benlik duygusuna kapılıp kendinizi başkalarından üstün görmeyin, unutmayın ki bu sanat size yüce ALLAH’ın bir emanetidir ve zamanı geldiğinde geri iade edilecektir. “
Hocamın bu sözlerinden anlaşılacağı gibi bizlere daima mütevazı olmamızı söyler. Sanatımızı sadece kağıt üzerinde uygulamakla kalmayıp ahlakımızıda bezeyip güzelleştirerek sanatla meşgul olduğumuzu hal ve davranışlarımızla üzerimizde belli etmemizi ister. Bizlerde elimizden geldiğince bunu uygulamaya gayret ediyoruz.
Sanatımı geliştirirken kendime 16. Yüzyıl el yazmalarında ki tezhipleri örnek aldım. 16. Yüzyıl tezhip sanatının altın Çağıdır ve bu dönemde şaheser tezhipler üretilmiştir.
Bugün bizler bu örnekleri gördüğümüzde hayranlıkla seyrediyoruz ve bizlere ilham kaynağı oluyorlar. Bende bu örnekleri gezdiğim müze ve sergilerde dikkatle inceleyip bu konuda daha fazla bilgi edinmeye gayret ettim. Tabii burada babamda dahil sanatkâr bir aileye mensup olmam benim için büyük bir şanstı. Ailemin vermiş olduğu destek ve teşvikleri sanatımda kısa sürede ilerlememe Çok yardımcı oldu.
Tezhip etmek istediğim hat eserlerini seçerken dâima sanat seviyesi yüksek olanları tercih ediyorum. Bu eserleri bezemeden önce karşıma alır üzerinde uzunca bir süre düşünürüm. Yazının Çeşidine göre en uygun kompazisyonu ve renkleri zihnimde canlandırıp kanaat getirdikten sonra uygulama safhasına geçerim. Sanatımda sadeliği esas alıp bakıldığında yazıyı ikinci planda bırakmayan, gözü yormadan zevkle seyredilebilecek eserler üretmeye gayret ediyorum. Fakat bu sanatta hayalinizde canlandırdığınız her şeyin sonucunu birebir elde etmeniz her zaman mümkün olmuyor tabii. Bu birazda nasip meselesi, ALLAH’ın yardımı olmadan hiç birşey olmuyor.
Bu güne kadar üretmiş olduğum en önemli eserlerim arasında hattı ağabeyim Mehmet Özçay’a ait olan Kur’an-ı Kerim tezhibi bulunuyor. Henüz öğrenciliğimin 3. Yılında başladığım ve sanat hayatımın en büyük tecrübesini oluşturan bu Çalışma aralıksız 2 yılımı aldı ve benim için adeta ikinci bir kurs eğitimi oldu.
Tezhip klasik Türk İslam Sanatları içinde hat sanatından sonra 2. Sırada yer alan, kendi başına bağımsız bir sanat olmasının yanında hattı tamamlayan adeta elbise gibi giydiren bir kitap sanatıdır.
Tezhip sanatını ruhuma Çok yakın hissediyorum. Bana hayal aleminde farklı duygular yaşatıp adeta güzel bir bahçede geziniyor gibi gönlüme huzur veriyor. Elbetteki tezhip Çok zor bir sanat, güzelliklerinin yanında yıldırıcı ve zaman zaman usandırıcı taraflarıda var. Son derece sabır ve sebat gerektiren bir sanat. Bu işe gönül vermeniz gerekir, sadece kabiliyet yetmiyor.
Sanat insanı maddi manevi olgunlaştıran, sabırlı ve edepli olmayı öğreten uzun bir yoldur. Bu yolda ömrünüzü tüketirken dâima öğrenir ve kendinizi yenilersiniz. Tezhip ve diğer İslam sanatları hakkında ki en önemli arzum bu sanatların İslam ülkelerinin yüksek mercileri tarafından hak ettiği bir biçimde değer görmesi ve dünya Çapında yüksek mevkılere ulaşmasıdır.
Biz sanatkârlara düşen vazife, sanatımızı hakkıyla icrâ edip bizden sonraki nesillere ahlâkî ve kültürel değerlerimizi yansıtan güzel emanetler bırakmaktır. Eğer bunu başarabilirsek ne mutlu bize.
Son yıllarda tertiplenen uluslararası sanat etkinlikleri farklı coğrafyalardan sanat severleri bir araya getirip, bu sanatların gelişip yaygınlaşması bakımından önemli roller üstlenmekteler. Bu vesile ile biz sanatkârlar birbirimizden fikir alışverişinde bulunup kalıcı dostluklar ediniyoruz. Ben burada sanatçı arkadaşlarımla birlikte hepimiz adına bu organizasyonu gerçekleştiren Kral Fahd Kur’an Matbasının yöneticilerine ve bizlerle ilgilenip yardımcı olan bütün görevlilere ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum ve sevgili peygamber efendimizin bir hadis-i şerif’i ile sözlerimi noktalamak istiyorum. Şöyle buyuruyor: “ Sizden biriniz bir iş yaptığında ona özen gösterip en güzel şekliyle yaparsa ALLAH’da o kişiden hoşnut olur. “ İnşallah bizlerde Yüce ALLAH’ın hoşnut olduğu kullarından ve peygambere layık ümmetinden oluruz.
Sevgili misafirler benimle bu sohbeti paylaştığınız için sizlere teşekkür ediyorum, ALLAH’a emanet olun.
Fatma ÖZçAY