Yrd. Doç Dr. Bilal SEZER
İzmir'in Ödemiş ilçesindeki Ekin Pazarı Câmii'nde son devrin meşhur hattatı Filibeli Bakkal Ârif Efendi'nin yazmış olduğu Hz. Ali'nin münâcâtı bulunmaktadır. Ârif Efendi, münâcâtın ana satırlarını sülüs yazıyla, ara satırları nesih olarak Osmanlı Türkçesi ile yazmıştır. Eser, klasik tezyînattan uzak, uydurma motiflerle süslenmiştir.
İzmir'in Ödemiş ilçesinde, halk arasında Ekin Pazarı Câmii olarak bilinen, Hacı Abdi Ağa Câmii; 1904-1910 tarihlerinde yaptırılmıştır. Osmanlı'nın son devrinde yapılan bu câmide, aynı devirde yaşamış meşhur hattat Filibeli Ahmed Ârif Efendi'nin yazmış olduğu bir hat levhası bulunmaktadır. Levhada Hz. Ali'nin münâcâtı yer almaktadır. Levha, hem yazısıyla, hem de tezhibiyle tamamen orijinal olup, daha önce yayınlanmamıştır. Bu çalışmamda, bu münâcât levhasının yazısını ve tezhibini, hat ve tezhip sanatı açısından değerlendirip, sanat câmiasına sunmaya çalışacağım. Levhanın ne zaman ve kim tarafından bu camiye getirildiği bilinmemektedir.
FİLİBELİ AHMED ÂRİF EFENDİ
Ahmed Ârif Efendi, bugün Bulgaristan sınırları içinde kalmış olan Filibe (Plovdiv)'de 1246/ 1830 yılında doğdu. Büyük dedesi, Sultan Murad-ı Hüdâvendigâr ile Filibe'nin fethine ordu şeyhi olarak katıldı ve orada yerleşti. Aslen Buharalı olan aileye bundan dolayı "Emir Şeyhleri" denildi. Ârif Efendi'nin babası Emir Şeyhi Süleyman Efendi'dir. Ârif Efendi tahsilini Filibe'de ikmâl etti ve ilk hat derslerini Yürüyüş Câmii hatibi İsmail Efendi'den alarak mezun oldu. Genç yaşta hacca gitti, dönüşte İstanbul'a gelerek câmilerdeki güzel yazıları merakla inceledi. Bu ziyâret, İstanbul'a yerleşme arzusunu uyandırdı. Nihâyet, Osmanlı- Rus Harbi (93 harbi) dolayısıyla Rumeli'den göç başlayınca, ailesiyle beraber 1293/ 1876 yılında İstanbul'a göç etti. Geçimini temin için Saraçhane'de bakkal dükkânı açan Bakkal Ârif Efendi, kayın biraderi hattat Pazarcıklı Mehmed Hulusi Efendi vâsıtasıyla devrin meşhur hattatı Mehmed Şevki Efendi 'den meşke başladı ve 1301/1883 yılında icâzet aldı. İlk resmi görevine 18 Aralık 1885'te Üsküdar Gülfem Hatun Kız Rüştiyesi'nde başladı. Buna ek olarak 23 Aralık 1890 tarihinde Nûruosmaniye Kütüphanesi'nde bulunan nâdir eserlerin tamiriyle görevlendirildi. 6 Eylül 1891'de Doğancılar Kız Rüştiyesi sülüs hocalığına getirildi. Ayrıca felç geçirdiği 1323/1905 yılına kadar da Nûruosmaniye Câmii avlusundaki meşkhânede salı günleri yazı dersi verdi. 2 Ramazan 1327/ 17 Eylül 1909 cuma günü vefat eden Bakkal Ârif Efendi, Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.
Elmalılı Küçük Hamdi (ö. 1947), Aziz Efendi (ö. 191934), Ârif Hikmet Bey (ö. 1918), Bahâuddin Bey (ö. 1958), Refet Efendi (ö.1949) ve Necmeddin Okyay (ö. 1976) önde gelen talebelerindendir.
Şevki Efendi'nin talebeleri arasında en seçkini olarak bilinen Ârif Efendi'nin İstanbul'a gelmesi ve Şevki Efendi'den tekrar derse başlaması, sanatında yeni bir dönemin başlamasına sebep oldu. Bu tarihten sonra Şevki Efendi yolunda eserler verdi. Sülüs, nesih ve rıka' yazılarını süratli yazmış ve yazılarını fazla tashih etmemiştir. Celî yazı ile fazla uğraşmamış olduğu için sülüsü daha kuvvetlidir. Süratli yazması yazısını olumsuz etkilemiştir.
ÜNÂCÂT
Levhadaki metin, Hz. Ali Divanı'ndan bir bölüm olup, Arapça'dır. Levhanın ebatları 93x93 cm.dir. Münâcât sülüs yazıyla, satır aralarındaki çevirisi Osmanlı Türkçesi ile manzum olarak, nesih yazı ile yazılmıştır. Yazıların etrafı tezhiplidir. Çerçevesinin bir özelliği yoktur.
Münâcât-ı Ali kerremellâhu teâlâ vechehu ve radıyallâhu teâlâ anhu
1.satır:
Leke'l- hamdü yâ ze'l- cûdi ve'l-mecdi ve'l- ulâ / Tebârekte tu'tî men teşâu ve temneu / İlâhî ve hallâkî ve hırzî ve mev'ilî / İleyke lede'l- e'sâri ve'l-yusri efzeu
2.satır:
İlâhî lein cellet ve cemmet hatîetî / Feafvuke an zenbî ecellü ve evseu / İlâhî lein e'taytü nefsî sü'lehâ / Fehâ ene fî ravdı'n-nedâmeti erteu
3.satır:
İlâhî terâ hâlî ve fakrî ve fâkatî / Ve ente münâcâtiye'l- hafiyyete tesmeu / İlâhî felâ takta' recâî velâ tüziğ / Fuâdî felî fî seybî cûdike matmau
4. satır:
İlâhî ecirnî min azâbike innenî / Esîrun zelîlün hâifun leke ehdau / İlâhî feânisnî bi telkîni huccetî / İzâ kâne lî fi'l-kabri mesven ve madceu
5. satır:
İlâhî lein azzebtenî elfi hüccetin / Fehablü recâî minke lâ yetekattau / İlâhî eziknî ta'me afvike yevme lâ / Benûne velâ mâlün hünâlike yenfeu
6 satır:
İlâhî izâ lem ter'anî küntü zâyian / Ve in künte ter'ânî felestü üdayyeu / İlâhî izâ lem te'fu an gayri muhsinin / Femen limüsîin bi'l-hevâ yetemetteu
7. satır:
İlâhî lein ferrattü fî talebi't-tükâ / Fehâ ene isra'l-afvi akfû ve etbau / İlâhî zünûbî bezzeti't- tavde ve a'telet / Ve safhuke an zenbî ecellü ve erfeu
8. satır:
İlâhî lein ehta'tü cehlen fetâlemâ / Racevtüke hattâ kîle mâ huve yeczeu / İlâhî yüneccî zikru tavlike lev atâ / Ve zikru'l- hatâyâ'l- aynu minnî yüdemmeu
9. satır:
İlâhî ekılnî asratî vemhu havbetî / Fe innî mukırrun hâifun mütedarriu / İlâhî enilnî minke ravhan ve rahmeten / Felestü sivâ ebvâbi fadlike ekrau
10. satır:
İlâhî lein hayyebtenî ev taradtenî / Fe men zellezî ercû ve men zâ yüşeffeu / İlâhî lein aksaytenî ev ehentenî / Femâ hîletî yâ rabbi em keyfe esneu
11. satır:
İlâhî halîfu'l- hubbi bi'l-leyli sâhirun / Yünâcî ve yed'û ve'l- mugaffelü yehceu / Fe küllühüm yercû nevâleke râciyen / Li rahmetike'l- uzmâ ve fi'l-huldi yetmau 12. satır:
İlâhî yümennînî recâî selâmeten / Ve kubhu hatıyyâtî aleyye yüşenniu / İlâhî lein tağfir feafvuke münkıdî / Ve illâ febi'z-zenbî'l- müdemmiri usrau
13. satır:
İlâhî bi hakkı'l- hâşimiyyi ve âlihî / Ve hürmeti ebrârin hüm leke huşşeu / İlâhî fe enşirnî alâ din-i ahmedî / Münîben tekıyyen kâniten leke ehdau
14. satır:
Felâ tahrimennî yâ ilâhî ve seyyidî / Şefâatü'l- kübrâ fezâke'l- müşeffeu / Ve salli aleyhi mâ deâke muvahhıdun / Ve nâcâke ahyârun bi bâbike rukkeu
15. satır
El-fakîru's-seyyidü'l-hâccu ahmedü'l-ârifu'l-filibeviyyü mevliden ve'l-islâmbûliyyü mevtınen gufira lehû li's- seneti 1321.
Eserin Osmanlı Türkçesi ile manzum satır arası tercümesi:
1.satır:
Sana mahsustur hamd ey ulu âli kerem issî / Murâd üzre eyâ mevlâ olursun mu'tiu mâni' /İlâhî sen penâhim melceim hallâkı cânımsın /Sanadır usr-i yusrumda figân u zârım ey nâfi'
2.satır:
İlâhi cürm ü bisyârım ne rütbe çok dahi olsa/ Senin deryâ-yı afvın katresi ondan daha vâsi' /İlâhî ger murâdı nefsimi verdimse de el-ân /Yine sahn-ı nedâmet içre oldum lütfine tâmi'
3.satır:
Basîrâ sen görürsün hâl-i fakr u ihtiyâcım hem /Benim her râz mestûrumda sensin sırrımı sâmi'/ Kerîmâ kesme ümmîdim dilim döndürme fazlından / Ümîd-i itiraf bahr-ı lütfin ile dil tâmi'
4.satır:
Gafûrâ dû-cihanda her azabından emîn eyle /Sıfat-ı zillet-i havf-ı huzûî olmuşum câmi' / Halîmâ feyz-i ünsinle bana telkîni âsân et / Şu demki bister-i kabrimde vahşetle olam dâci'
5.satır:
Latîfâ bana adlinle eğer bin yıl azap itsen / Senin lütfundan olmam rişte-i ümmîdimi kâtı' / Kerîmâ çâşini-i afvını tattır bana ol gün / Ki evlâdıyla emvâl olmaz anda kimseye nâfi'
6.satır:
Hafîzâ hıfzın ermezse telef emri mukarrerdir / İnâyetle himâyet eyler isen olmazam zâyi' / Latifâ ehl-i cürmü mazhar-ı afv etmesen farzan / Olurmu mücrim ehli hevâya mâsivâ nâfi'
7.satır:
Gafûrâ emr-i takvâda eğer taksîr ettimse / Bu dem ben eser-i afve iktifâ birle olam tâbi' / Afüvvâ zenbim oldu ise cibâle gâlip ve âli / Değildir zerre veş hurşîd-i afvın olsa ger tâli'
8.satır:
Sabûrâ cehl ile cürm eyledimse nice demdir ki/ Recâ bâbındayım hatta ki derler ölmez evvel râci' / Halîmâ eylese zikr-i atâ nâr-ı dili itfâ / Olur zikr-i hata ile dem-â-dem dîdeler dâmi'
9.satır:
Muizzâ zilletim iskat edip mahv eyle isyanım / Mukırrim cürmüme havf u recâda olurmu dâri' / Mucîbâ feyz-i lütfinden kerem kıl rahmet ü rahat /Der fazlından artık bir kapuyu olmazam kâri'
10.satır:
Semî'â ger beni sıfru'l-yedü dûr eyler isen de / Kime arz-ı recâ idem benimçün kim ola şâfi' /Azîzâ ger beni ib'âd u tahkîr eylesen yine /Benim yok çâre ve hilem ne kâri olayım sâni'
11.satır:
Alîmâ hub eyle ma'hud olanlar daima bîdâr / Münâcât ve duâda tâki ola gâfilen hâci' / Cemî-i gâfil ü ve âgâh olur tâlip nevâline / Behişt ü rahmet-i uzmâya olmuşlar heme tâmi'
12.satır:
Selâmâ arzumende selâmet kılmada ümmîd / Velî teşni'-i kubh-ı cürmüm itmekte beni vâzi' / Gafûrâ mağfiret etsen beni afvın halas eder / Ve illâ cürmle câh-ı helâke olurum vâkı'
13.satır:
Azîmâ hürmetine Hak Rasul-i Hâşimînin hem / Dahi âl ile ebrârın ki onlardır sana hâşı' / Nasîrâ Din-i Ahmed üzre zinde kıl beni dâim /Sana râci' dahi emrine râzi müttakî hâzı'
14.satır:
Hudâvendâ beni mahrûm-i dil havâ etme fazlından / Şefâatden habîbin olduğu gün cümleye şâfi' /Salat eyle Habîb-i Ekreme yâ Rabb u muvahhid tâ /Duâ ede münâcât ile hem ahyâr ola râki'
Eserin yazısı:
Münâcâtın Arapça kısımları sülüs, altındaki Osmanlı Türkçesi'yle manzum tercümeleri nesih ile yazılmıştır. Ârif Efendi, münâcâtı dört kısım olarak tertip etmiştir. Yani bir satıra dört mısra yerleştirmiştir. Birinci mısra ile üçüncü mısra hep "ilâhi" kelimesiyle başlamaktadır. İkinci mısra ile dördüncü mısra "ayın" harfi ile bitmektedir. Hattat bu harfleri küplü ayın şeklinde yazarak bir insicâm meydana getirmiştir Bu tekrarlar düzenli bir kâfiye oluşturmuştur. Ârif Efendi, mısraları satır istifine göre yerleştirmiş, yeri geldiğinde keşîde kullanmış, yeri geldiğinde harfleri üst üste istiflemiştir. Ârif Efendi fazla tashîh yapmamış, yazının çoğu yeri kalemden çıktığı gibi kalmıştır. Bu da yazıdaki doğallık, tabiîlik hissini kuvvetlendirmektedir. Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin'in "Tercümetül Müntehab" isimli eserindeki orijinal metin ile hattatın yazmış olduğu levhadaki ifadeler arasında farklılık olduğu yaptığımız karşılaştırma neticesinde görülmüştür. Söz konusu farklılık hattat'ın orijinal metnin 10. satırının birinci cümlesi ile 3. cümlesinin yerini sehven değiştirmesi ile ortaya çıkmıştır. Manzum tercümede de aynı farklılık görülmektedir. Hattat imzasını levhanın altına şu şekilde atmıştır: "El-fakîru's- Seyyidü'l- Hâcc Ahmedü'l- Ârifü'l- Filibeviyyü mevliden ve'l İslambûliyyü mevtınen gufira lehu li-sene 1321". Hattat doğum yeri olarak Filibeli, vatan olarak İstanbullu olduğunu belirtmiştir. Levha 1321/1903 yılında yazılmıştır
Eserin tezyînâtı:
Eserin süslemesi halkâr olup, motifleri klasik tezhip motiflerinden uzaktır. Türk tezhip sanatının batı tarzı süslemelerden etkilendiği bir dönemin eseridir. Motifler, milli motiflerden uzak, Ermeni ressamlarca çizilen batı tarzı temelsiz motiflerdir. İç bordür ve koltuklarda bitkisel motifleri andıran ne olduğu belli olmayan temelsiz motifler yer almaktadır
SONUÇ
Münâcât Allah'a yalvarmadır. Şiirde Allah'a duâ mevzûlu manzûmelerdir. Levhada, Hz. Ali'nin münâcâtı hat sanatı ile yazılarak, şiir ve hat sanatlarının güzel bir birlikteliği sergilenmektedir. Eser, Osmanlı'nın son devrinde yaşamış meşhur hattat Bakkal Âfif Efendi'nin elinden çıkmış olup, yazısı ne kadar güzel ise de, tezhibi o kadar klasik motiflerden uzaktır. Ârif Efendi'nin yazıyı süratli ve tashihsiz yazdığı görülmektedir. Ana satırları oluşturan sülüsler gayet güzel olup, ara satırları oluşturan nesihlere fazla özen gösterilmemiştir. Osmanlıdan miras kalan levha bulunduğu yerde özenle korunmaktadır.
KAYNAKLAR:
Derman, M. Uğur,"Ârif Efendi, Filibeli" DİA, C.III, İstanbul, 1991.
Derman, M. Uğur, "İslam Kültür Mirasında Hat Sanatı", İstanbul, IRCICA,
1992.
Edip, Eşref, "İslam- Türk Ansiklopedisi", İstanbul İsâr-ı İlmiye
Kütüphanesi, 1360/1941, C.I, s. 491-49.
İnal, Mahmud Kemal, "Son Hattatlar", İstanbul, MEB., 1955.
Rado, Şevket, "Türk Hattatları", İstanbul, ts.
Serin, Muhittin, "Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar", İstanbul Kubbe Altı
Neşriyatı, 1999.
Yılmaz, Abdülkadir, "Türk Kitap Sanatları Tabir ve Istılahları", İstanbul,
2004.
Mustakimzâde Süleyman Sâdeddin, "Tercümetü'l- Müntehab", Ravdatü'ş-
Şam Matbaası, Dımaşk,1312.
Alpaslan, Ali, "Osmanlı Hat Sanatı Tarihi", Yapı Kredi Yay., İstanbul, 1999.
"Divân-ı Emîru'l- Mü'minîn Ali b. Ebî Tâlib", Necef, 1387/1967.