Bize kendinizi tanıtırmısınız?
02.06.1990 Niğde doğumluyum.Niğde merkez imam hatip lisesi mezunuyum.Şu an Marmara üniversitesi ilahiyat fakültesi 2. sınıfta tahsil hayatıma devam etmekteyim.
Hat sanatıyla nasıl tanıştınız?
Hat sanatına ilgim tam olarak imam hatip lisesi hazırlık sınıfındayken başladı.Şöyle ki;bir kamış kalemin nasıl feryat ettiğine ilkin amcamın elindeki bir mübarek kamışta şahit oldum.
Amcam da üniversite yıllarındayken kapılmış hat sanatının o büyülü atmosferine.Okulundan sonraki hayatında da kendini bu atmosferden alamamış olacak ki hat sanatını bırakamamış ve kendi imkanları dahilinde bu mübarek sanatla zaman zaman iştiğal etmekte idi.Ben de amcamın, elinde kamış kalem bir şeyler karaladığına bir anlık şahit olmuş ve kamışın secdede ağlayan, yüzünü gözünü toprağa süren;sürdükçe gözlerinden dökülen yaşlarla sözlerin en manalılarını ve hikmetlilerini yazan bir insana benzer halini müşahede etmiş ve Çok hoşuma gitmişti.Amcamdan bana bu sanatı öğretmesini istedim.İşte o an kendimi hat sanatının muhteşem iklimine bıraktım ve bir daha da Çıkamadım.Allah’ım Çıkartmasın inşallah…
İlk olarak markör( keçeli kalem)’lerle yazmaya başladım.İlk kamış kalemim ise düdüklü balonların düdüğüydü. :-)) Lise tahsilim boyunca kendi imkanlarımla Çalışıp –tabiri caizse- kendi kendimin üstadı oldum.Okulumuzun gazetesine ‘haftanın hadisi, haftanın ayeti ve haftanın duası’ başlığı altında yazılar yazıyordum.Hocalarım da bana tam destek veriyorlardı.Hepsinden Allah razı olsun…
İstanbul’a gelip hat sanatını öğrenmeyi lise yıllarınızda da hedefliyor muydunuz ; yoksa olaylar tabii seyirleri içinde mi gerçekleşmiş oldu?
Hat sanatı benim için rabbimin büyük,belki de en büyük lütfudur.Çünkü hayatıma asıl yön veren etken o oldu.Liseye yazıldığımda ‘Marmara ilahiyatı kazanmalı İstanbul’a gitmeliyim;Hüsrev Subaşı hocanın derslerine girmeli,Davut Bektaş hocanın rahle-i tedrisine dahil olmalı,hat sanatını öğrenmeliyim’diye kendi kendime söz vermiştim.Elhamdülillah .Rabbim hepsini nasib etti.Üsküdar gibi güzel bir muhitte ikamet ediyorum.Öteden beridir hayalini kurduğum Marmara ilahiyatta okuyor Hüsrev hocamın derslerine giriyor ve kendisiyle sık sık görüşüyor,engin bilgilerinden istifade ediyorum..El sanatları adına dünyanın en iyi kursunda ve dünyanın en iyi hat üstadından,Davut bektaş hocamdan ders alıyorum.Evim okulumla vakıfa eşit uzaklıkta.İstanbul gibi trafik probleminin hat safhada olduğu bir yerde ben, vakıfa da okuluma da vasıta kullanmadan ,yürüyerek gidip geliyorum.Bağlarbaşı ve Altunizade Kültür Merkezleri de bana iki adım mesafade.Böylece vakfın düzenlediği seminer ve sergilere de kolaylıkla katılabiliyorum.Şunu da söylemeden geçemem; Beni, Klasik Türk Sanatları Vakfı’na talebe kabul ederek şereflendiren Ahmet Zeki YAVAŞ hocama sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.Allah ebeden razı olsun…
Davut bektaş hocamızla bir tevafuk hadiseniz varmış galiba…Biraz bahsedebilir misiniz?
Evet var.Davut hocamla babam Adana İmam hatip lisesinden sınıf arkadaşı,hatta yatakhane arkadaşıymışlar.Bu yüzden lise yıllarımda hep Davut hocadan ders almak istiyordum.Çünkü babam hep O’ndan bana bahsetmiştir.Geçen sene babam beni ziyaret maksadıyla İstanbul’a gelmişti.Davut hocamın dersine beraber gittik.Tam otuz sene sonra iki kadim dostun tekrar buluşmasına vesile oldum.Bu benim için büyük bir sürur kaynağı olmuştu.
İstif yaparken nelere dikkat edersiniz?
Kompozisyon yaparken benim ilk üzerinde durduğum kriter simetridir.Kompozisyonu enine veya boyuna iki eşit parçaya böldüğümüz vakit,her iki cenahta da harflerin dağılımı ve yoğunluğu aynı olmalıdır.İstifin bir kısmında kümelenmiş harfler bakanın gözüne nahoş görünür.Harflerin arasındaki mesafe ne Çok kısa ve ne de Çok uzun olmalı;mutedil aralıklarda olmalıdır.Eğer harfler birbirine Çok yakınsa o kompozisyon sıkışık istiflenmiş demektir.Sıkışık istiflenmiş bir esere bakanın ise içi ferahlayacağına,canı sıkılır.Öyle ya siz dar ve havasız bir yere sıkışıp kalmış ve kurtarılmayı bekleyen birisini görseniz canınız sıkılmaz mı?İşte bunun gibi,zorlamalardan uzak rahat ve rahatlatan bir istifle istiflenmiş kompozisyonlar –bana göre- en güzel kompozisyonlardır.
Eğer ‘zorlama’ görüntüsü vermeyecekse aynı veya benzer harfler-özellikle de küplü ayın ve cimleri- bir hizada istiflemek esere bambaşka bir güzellik katar.Tabi bu arada harflerin ölçü ve muhtevalarından bahsetmeye gerek duymadım.Çünkü bunlar ölçü ve muhteva bakımından bire bir aynı olmalıdır zaten.
Bazen görüyorum:Sırf imza atmak için istifte özel bir yer ayrılıyor;ya da şöyle söyleyelim:İmzayı rahat atabilmek için bazı zorlamalara giriliyor;veya şöyle de olabiliyor:İstif imza ile ikmal ediliyor.İmza istifin asli unsurlarından değildir.Sanatçı ise sanatında ‘ene’ yi yırtıp ‘hüve’ yi göstermelidir.Dolayısıyla tezyinatı yaparken bulduğu, –genel ahengi bozmayacak- uygun bir boşluğa imzasını koyuvermeli ve Çeşitli zorlamalara girmemelidir.
Sanat sizin için ne ifade ediyor?
Sanat; mutlak güzeli aramak,ona ulaşmaya Çalışmaktır.Mutlak güzelden kasıt ise elbette ki Allahüteala'dır.Demek ki sanat amaç olmamalı;sadece Allahüteala'nın marifetine vasıl olmaya veya 'el-musavvir, el-bedi' gibi esma-yı mübarekelerinin tecelliyatına mazhar olmaya bir araç olmalıdır.'ENE' evsaf-ı rububiyyet ve şuunat-ı uluhiyyenin bilinmesi noktasında bir vahid-i kıyasidir.Dolayısıyla asıl sani' Allah-u zülcemal velkemal olup asıl sanatı da O'nun masnuatı üzerindeki sanatıdır.Aslında o da değildir.Çünkü şu fani dünya üzerindeki her şey ahirete birer numunelik teşkil ediyor.Nitekim geÇiçi güzel, güzel değildir.Çünkü en mühim bir vasfını,bakiliğini kaybediyor.'Dünya madem fanidir değmiyor alaka-ı kalbe' sözü de bu hakikati te'kit ediyor.Yani rabbimizin sanatı hakiki manada sonsuzluk aleminde tecelli edecek.Bu dünyadaki güzelliklerin asıllarını ve menbalarını orada göreceğiz.Bizim yaptığımız ise Allah tarafından bizlere verilmiş olan istidatları inkişaf ettirmekten ibarettir.Madem istidatları bizlere Allah vermiş ,biz malik değiliz öyleyse her nimetin şükrü kendi neinden olması sırrıyla o istidatları yine o nimetlere bir şükür olarak Allah yolunda kullanmak üzerimize vaciptir.
Sanat sanat için midir? sanat toplum için midir? diye soracak olursanız derim ki:Sanat ne sanat içindir ve ne de toplum için.Sanat sani-i hakikinin marifeti içindir.Hele para için hiç değildir vesselam..
Toplum fertlerden oluştuğuna göre fert sağlıklı olursa toplum da sağlıklı olur.Yani bunun felsefesini yapmaya gerek yoktur.Netice,fertlerin durumuna göre tabii bir seyir alacaktır.
Aklı başında bir ferdin şahsi kemalatı adına sanat Çok mühim bir eşiktir.İşte bunun için Allah dostlarının büyük bir Çoğunluğu sanatla meşgul olmuş ve hatta tekkelerde sanat,özellikle de hat sanatı öğretilmiştir.Sabrı,hayatını disipline etmeyi,nefsin kötü emirlerine karşı gelebilmeyi öğretmesi sanatın yüzlerce hikmetinden birkaçı...
Bir büyük mütefekkir şöyle der:'Sanatsız bir insan ölü olmasa da diri de sayılmaz.Bu yolu kullanma fırsatını kaçıran bahtsız istidatlar bütün bir hayat boyu tıpkı mefluc insanlar gibi bir yanları hep ölü olarak yaşarlar.'
Son olarak bir tavsiyeniz olacak mı?
Bereket devam ve temadidedir.Sanatta devam Çok mühimdir.İki kurbağa bir süt kabına düşmüşler.Birisi kurtulmaktan ümidiniı kestiği için kendisini salıverir ve boğulur gider.Diğer kurbağa ise ümidini kesmez ve sütün içinde Çırpınmaya devam eder.Bir süre sonra ayaklarının altına sert bir şeyler dokunmaya başlar.Kurbağa Çırpındıkça süt yağ olmaya başlamıştır.Kurbağa olanları görünce daha bir şevke gelir ve en sonunda oluşan büyük bir yağ kütlesinin üzezinden zıplayarak dışarı Çıkmayı başarır.Aynen öyle de bir sanat talebesine düşen sadece düzenli olarak Çalışıp ümitvar olmak ve kesinlikle devam etmek ve bırakmamak.Ben hep buna inanmışımdır.Bu yüzden de Çalışmalarıma ölene kadar devam edeceğim inşaallah...selamün aleyküm ve rahmetullah (abd-i aciz) Ömer YILDIZ