Klasik Türk Sanatları Vakfı

YAŞAMA SANATI

05.06.2011

“ Gönül yap yıkmağa cehd etme âbâd olmak istersen,
Beyim sâhib-eser ol hayr ile yâd olmak istersen.” (Tâlib)

“Âbâd olmak istersen gönül yıkma, gönül yap. Hayırla yâd edilmek istersen, bir eser bırak” .
Akıllı olan her insanın tek ve son isteğidir “Ardından iyi bir isim bırakmak”. Her insan bir kez doğar, bir kez ölür. Yaşam denilen fırsat da bir kez geçer ele, doğum ile ölüm arasında. Yavuz Bahadıroğlu ne güzel söylemiş; “Hayat, doğum ile ölüm arasındaki Çizgiyi doğru yürüme sanatıdır.”

İnsan, kısacık ömrüne Çok şeyler sığdırabilir. Bazen otuz beş yıllık ömüre ciltler dolusu kitaplar sığar, bazen de bir keşifle dillerden dillere dolaşır adı, bazen yine anılır belki, ama lânetle… 

Ziya Paşa’nın Terkîb-i Bend’inin bir beyitinde geçen hikâyeye göre; Çok eski zamanlarda bir bedevî, dünyada ünlü bir kişi olmak ve herkes tarafından tanınıp adını sonsuza kadar yaşatmak istemiş. Ancak bu bedevînin hiçbir konuda yeteneği ve becerisi olmadığı için kendini herhangi bir alanda kabul ettirememiş. Sonunda ünlü olmak için -adı kıyamete kadar lânetle anılsa da- zemzem kuyusunun başına kadar gidip, içine bevl etmiş.

Elbette hiçbir kimse bu şekilde anılmak istemez. Böyle bir fiil, telafisi olmayan ömür için geri gelmeyecek bir pişmanlıktan öteye geçmeyecektir. “Sorgulanmayan bir hayat, yaşanmaya değmez” demiş Eflatun.

J.J.Rousseau ; “Birçok insan matematiğin yasalarını bilir ve güzel sanatların birçoğunda da beceri sahibidir. Fakat Çoğu insan yaşamı yöneten yasalarla, yaşama sanatı denilen o güç sanat hakkında az şey bilir. Bir insan bir uçak yapabilir ve onunla bütün dünyayı baştan başa dolaşabilir. Fakat nasıl mutlu, başarılı ve memnun olunacağını öğreten o basit sanatın tamamıyla cahilidir. Sanatları öğrenirken listenin en başına yaşama sanatını koymayı unutmamalıyız ” diyor.

Krause ; “Sanatın en yüksek basamağı, yaşama sanatıdır. Yaşama sanatı, yaşamın süslenmesi ve güzelleştirilmesine yöneliktir. Böylece yaşam; güzel bir insan için güzel bir ev gibi olabilir” diyor yaşamayı bilenler için. 

Adam Müller’e göre; “Bütün zıtlıkların birbirine uyum sağladığı bir dünya, en büyük güzelliktir. Her sanat eseri, bu evrensel düzenin yeniden üretilmesidir. En büyük sanat, yaşama sanatıdır.” 

Kötülerin de içinde bulunduğu bir dünyada yaşamak zordur. Daha da zor olan, kötüleşmeden yaşamını sürdürebilmek. Ancak iyi insanların, hayırlı işlerde bulunanların adları hafızalarda kalmıştır. 

“_ Uzun yaşamak için ne yapmalıdır? sorusuna, bir gönül eri;
_ Gönüllerde yaşamalıdır! cevabını vermiş.
Bu işin ancak maddî imkân, para-pul, mal-mülk ile olacağını söyleyenlere ise,
_ Gönüllerde yaşayanların pek Çoğu zengin değildi, demiş ve şöyle devam etmiş:
_ Ama dikkat edilirse, dünyaya sığmayan kralların isimleri bile unutulmuştur.”

“Bir gün öleceksin. Seni tanıyanlar üzülecek, gözyaşı dökecekler arkandan. Sonra bir gün seni tanıyanlar da ölecek. Gün gelecek, bu dünyada hiç yaşamamış (gibi) olacaksın, hiç kimse bilmeyecek seni.” Bu sözü ilk duyduğumda Çok etkilemişti beni. Bu dünyada hiç yaşamamış gibi olmak ne acı. Arkandan bir Fatiha okuyacak kimsenin kalmaması…

Şükretmeli o halde insan, yaşam fırsatını bizlere bahşeden Yüce Rabbe. Şükretmeli ve değerlendirmeli her ânı. Her ânı fırsat bilmeli. İyilik ve güzellik adına ne varsa peşinden gidip, hayatını güzelleştirmeli. Adını sonsuza dek hatırlatacak bir esere imza koymak için Çalışmalı. Ancak böyle güzel bir isim bırakabilir ardından. Ancak böyle öldükten sonra da adı unutulmayabilir. “ Daha yüce bir yaşam için, bir ön hazırlıktır hayat” diyor Kemal Ural ve ekliyor; “İyilikle yücelen bir sanattır yaşamak.”
El- Mütenebbî ise “Öldükten sonra da adının dillerde dolaşmasına Çalış. Çünkü hayırla anılmak insan için ikinci bir ömürdür” diye öğüt veriyor bizlere.

Her insan hayatında kendince bir şeyler bulur uğraşmak için. Asıl olan bizim için gerçekten önemli olanı aramak ve bulmak. Oscar Wilde “Günümüzde insanlar, her şeyin fiyatını biliyor; hiçbir şeyin değerini bilmiyor” demiş.

Exupery, Küçük Prens adlı eserinde; “ İnsanlar hızlı trenlere biniyorlar. Ama ne aradıklarını bilmiyorlar. Koşuyorlar, heyecanlanıyorlar, dönüp duruyorlar. Bunca Çabaya değse bari. Sadece Çocuklar ne aradıklarını bilirler. Bezden bir bebeğe tüm zamanlarını ayırırlar. Ellerinden alınınca da ağlarlar. Dünyada insanlar bir bahçede beş bin gül yetiştiriyorlar, yine de ne aradıklarını bilmiyorlar. Oysa aradıkları, tek bir gülde veya bir damla suda bulunabilir.” diyor hayatın gayesini anlamayanlara.

F.Burak Karen, bir yazısında hayat için bakın neler söylüyor; “ Hayat, insana bedelsiz ikram edilen bir nimettir. Hayat, kudret kalemiyle yazılmış hikmetli ve anlamlı bir sözdür.” 

Charlie Chaplin ise; “İşte başarı anahtarım” diyor ve devam ediyor: “Allah ne yarattı ise, onu sevmekteyim. Kör bir gözde güzellik arayacak kadar ıstırap Çekeni sevmekle sanatımın zirvesinde kendimi buldum.” 

Hayat; insanların zıtlıklarla birlikte yaşamasını sağlar. Hiçbir şeyin değeri, zıddı olmadan bilinmez. Çirkin olmayınca güzellik nasıl anlaşılacaktı? Kötülük olmadan iyilik? Nasıl anlayacaktık iyiyi ve güzeli? O halde; Çirkine rağmen güzel sevilecek, kötüye rağmen iyinin kıymeti bilinecek. Ancak böyle Çözülür hayatın düğümleri.

“Dünyada yaşamasını bilmeyen, cennette yaşayamaz” demiş Bektâşi. Öyleyse, iyi yaşamak için acele et ey Tâlib! Ve şunu bil ki; her gün başlı başına bir hayattır.
Kulak ver William Penn’e; “Bu dünyadan bir kez geçeceğime inanıyorum. Eğer gösterebileceğim herhangi bir davranış ya da yapabileceğim bir iyilik varsa şimdi yapmalıyım. Çünkü bu yolun dönüşü yok” diye söylüyor.

Ümit Yaşar Oğuzcan bir şiirinde:

“Açlara ekmekle bir sıcak Çorba

Susamışlara bir yudum su verin

Biraz serinlesin Çatlak dudaklar

Dinsin kazıntısı aç midelerin
 

Uykusuz olana bir yatak serin

Evinizde gecelerce uyusun

Ateşler yakın ki üşüyenlere

Sıcak ayakları elleri olsun
 

Kimi bacaktan, kimi gözden yoksun

Bir dünya üstünde yaşamak için

Çıplakla giyimli, güzelle Çirkin

Çıplağı giydirin, Çirkini sevin
 

Ölüm kapınızı Çaldığı zaman

Bir sevginiz olsun dünyada kalan.”
diyerek, güzel yaşamak ve adımızı her daim yaşatacak kalıcı bir esere imzamızı koymak için önümüzde bir fırsat olduğunu hatırlatıyor bize.
Bizlere bahşedilmiş olan yaşama sanatını anlamak ve en iyi bir şekilde değerlendirip, bu kubbede hoş bir sadâ bırakmak duâ ve ümidi ile…

SONGÜL YALÇIN



Bu Kategoriden...