Türk kültürü; bâhası payansız yüksek kültür vasfına sahip emsalsiz bir kültürdür.
Kültürde derinliğin, mimârîde incelik ve zerafetin, edebiyat ve musîkide zengin ifade ve mâna derinliğinin, hat ve tezyinatta sabır ve asaletin, velhâsılı sanatın her dalında sadelik içinde ihtişamın örneklerini veren bir milletiz.
Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'in harflerini en güzel şekilleriyle bir dest-i zerafetle meşkederek ruhâni hendese kalıplarına dökmek hat sanatını meydana getirmiştir.
'Kur'an-ı Kerim İstanbul'da yazıldı.' şeklindeki darb-ı mesel bunun en belirgin isbatıdır. Ecdadımız, 'Usul olmadan vusûl olmaz.' gerçeğinden hareketle Hz. Peygamberimizin ortaya koyduğu bu prensipleri Çok iyi kavrayarak, sadece eğitimini iyi veren bir millet olarak kalmayıp, en iyi öğrenen, yazan ve en iyi öğreten bir millet olarak da haklı bir gurur taşımaktayız.
Rivâyet odur ki; mukaddes kelâm meşk edilirken kelâmın ruhâni melekleri, kamışın mürekkeple buluşup aherli kâğıt üzerinde raksını tamamladıktan sonra mürekkep kuruyuncaya kadar kamışı tutan elin sahibine şefaat edermiş.
Edermiş ki ömrü vefa eylediği sürece kelâmı yazmaya, gelecek nesillere aktarmaya devam eylesin diye...
Kelâmı meşkeden üstad, meleklerden aldığı şefaatle yazar, yazdıkça daha güzeli aramak,yani ilâhi aşka erebilmektir gayesi, vuslat...
Bu İlâhi aşkı arama koca Çınarların oluşmasına mehâl vermiştir.
O koca bir Çınardı ...
Rüzgâr yapraklarının arasından nazlı nazlı geçerken her birine temas ettikçe bir adet kâdim kelamın sesi duyulurdu. Yıllarca, mukaddes kelâmı meşk etmekten olsa gerek, harflerin ruhâni melekleri ona ayrı bir iltimas geçiyordu.
Ne mutlu ki bizlere, geçmişte de böyle Çınarlarımız vâkiydi, günümüzde de vâkiyler...
Bulundukları yerleri gönül denizlerindeki engin mutevazilikleriyle aydınlatan değerlerimiz, hocalarımız, kadirşinas yaşayan kültür hazinelerimiz;
Muhterem hocamız, Hasan ÇELEBİ, Hattın Çelebisi....
Ömrünü yazıya adamış bir duayen, 40 yıllık sanat yaşamı içinde ülke içinde vede dışında sayısız öğrenciler yetiştirip Günümüz hocalarının vazgeçilmez mihmandârı olmuş engin şahsiyeti, Klasik Türk Sanatları Vakfı'nın İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Etkinlikleri kapsamında hazırlamış olduğu 15 sergi ve 15 seminer programı dahilinde Hasan ÇELEBİ hocamızı büyük bir şevk ile yetiştirdiği Günümüz hocalarından dinlemek de ayrı bir lütufdu.
Yaradanın lütfü ihsanına mazhar olmuş bizler, yaşarken bu değerli şahsiyetleri görme, tanıma, sözlerinden ders alabilme şansına sahip olabilmiş kişiler arasındayız. Bizler için varlıklarını bilmek, saçtıkları ışıktan bir nebze bile olsa faydalanmak bilgi dağarcığımızı sayelerinde her geçen gün daha da zenginleştirmek bulunmaz velinimettir.
Yaradan; Bizleri lütfü ihsanına mazhar eylediği için sonsuz şükürler olsun...