Cilt ve ciltçiliğin tarihi çok eskidir. Kâğıdın icadından önce parşömen ve papirüs üzerine yazılan yazılar rulo şeklinde, tahtadan yapılmış kutularda saklanmaktadır. Daha sonra parşömenler katlanarak formalar haline getirilmiş ve dikilerek ciltlenmiştir.
Bir mecmua veya kitabın yaprakları ve şırası bozulmadan bir arada tutabilmek için yapılan koruyucu kapağa “cilt “ denilmektedir. Cilt, Arapça kökenli bir kelime olup “deri” anlamına gelmektedir. Klasik cilt yapımında kullanılan en uygun malzeme deri olduğu için bu ismi almıştır. Esere takılan kapağa cilt, cilt ustalarına mücellit ve mücellide denilmektedir.
Cilt ve ciltçiliğin tarihi çok eskidir. Kâğıdın icadından önce parşömen ve papirüs üzerine yazılan yazılar rulo şeklinde, tahtadan yapılmış kutularda saklanmaktadır. Daha sonra parşömenler katlanarak formalar haline getirilmiş ve dikilerek ciltlenmiştir.
TÜRKLERDE CİLT SANATI
Sanat niteliği taşıyan ilk ciltler 7- 9. yy larda Mısır’ da Koptlar, Orta Asya’da Uygurlar tarafından meydanagetirilmiştir. Hoço (Kara Hoço) da bulunan Uygurlara ait ciltlerin üzerinde para izleri ve bıçakla şekil verilmiş geometrik desenler vardır
Uygurların 9. yy larda Samerra’ya gelmesiyle ciltçilik burada gelişip yaygınlaşmıştır. Bu dönemde yapılan İslam ciltleri arsında büyük benzerlikler vardır. Anadolu’ya hâkim olan Selçukluların cilt üslubu Memluklerde, İlhanlılarda, Karamanoğullarında ve Anadolu beyliklerinde devam etmiştir. Hatta Osmanlı cilt sanatına geçişi sağlamıştır. Osmanlılar zamanında cilt sanatı zirveye ulaşmış ve 20. yy'a kadar devam etmiştir.
ANADOLU SELÇUKLULARI NDA CİLT SANATI
Anadolu Selçuklu Devleti döneminde 12. ve 13. yy larda Türkler çok güzel cilt örnekleri vermişlerdir. Anadolu Selçuklularına ait en erken cilt örneği 12. yy sonlarına aittir. Anadolu Selçuklu ciltlerinin tezyinatında motiflerin zenginliği dikkati çekmektedir. Hatta çok defa ön ve arka kapak farklı süslenmiştir. Daha çok geometrik süsleme tercih edilmiş, Rumi, Şemse, Geçme-Girift örgülü, yazılı ve bitkisel süslemeler de kullanılmıştır. Anadolu Selçuklu cilt sanatı zenginliğiyle, Osmanlı cilt sanatına ilham kaynağı olmuştur.
OSMANLI DA CİLT SANATI
Osmanlılar döneminde diğer sanat dallarında olduğu gibi cilt sanatında da zirveye ulaşılmıştır. Osmanlı Döneminin ilk cilt örnekleri Fatih Sultan Mehmet zamanına aittir. Fatih Sultan Mehmet in özel Kütüphanesi için yazılan kitaplar Türk kitap sanatında o devre damgasını vurmuştur. Derinin değişik renkleri kullanılmış şemse ve köşebentlerin zemini altınlanmıştır. Bu dönemde deriden farklı lake ve kumaş ciltler de yapılmıştır.
16.yy da cilt sanatı zirveye ulaşmış ve muhteşem eserler verilmiştir. Bu dönemde şemseler oval olup, bezemelerde yenilikler yapılmıştır. Murassa cildin ilk örneği saz üslubuyla tasarlanmıştır. Kumaş üzerine işleme yapılan kitapların en güzel örnekleri bu döneme aittir. 17.yy.da ciltçilikte bir duraklama görülmesine rağmen 18.yy da tekrar bir canlanma olmuştur.
III. Ahmet (1703–1730) zamanında Damat İbrahim Paşa nın teşvikiyle değişik ve güzel eserler meydana getirilmiştir. Yeni teknikler ortaya çıkmış, rugani tekniğinin en güzel örnekleri bu dönemde yapılmıştır. Fakat bu devrin sonunda klasik tarzdan uzaklaşılarak Avrupa tesirli Barok-Rokoko tarzında ciltler yapılmıştır. 19.yy da klasik tarzdan tamamen kopularak deri aplike, deri rölyef gibi çeşitli ciltler yapılmıştır. Barok ve rokoko tarzı ciltler fazlaca rağbet görmüştür.
GÜNÜMÜZDE CİLT SANATI
Sanayileşme-makineleşmeyle birlikte klasik cilt sanatı durma noktasına gelmiştir. Cumhuriyet döneminde cilt kapakları gömme, şemse ve köşebentlerle bezeme yapılmıştır. Yeni bir tasarım oluşmazken eski klasik eserlere bağlı kalınarak eserler yapılmaya başlanmıştır.
20.yy da ustaca bu sanatı sürdürüp gelmiş mücellitler:
Bahaettin TOKATLIOĞLU
Necmettin OKYAY
Sami OKYAY
Emin BARIN
İslam SEÇEN dir.
Günümüzde bu sanatı gelecek kuşaklara yılmadan bıkmadan aktaran İslam SEÇEN, klasik dönemde yapılmış tekniklerden hemen hemen hepsini denemiş, canlandırmış ve öğrencilerine aktarmıştır. Yıllarca Süleymaniye Kütüphanesinde yazma eserlere hizmet eden İslam SEÇEN halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Akademisi Geleneksel El Sanatları Bölümü, Cilt Ana Sanat Dalında öğrenciler yetiştirmektedir. Klasik Türk cildi İstanbul da birkaç özel atölyede ve Konya da 1984 yılında açılan Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi nde yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünün 26.03.2007 ile 26.09.2007 tarihleri arasında İstanbul Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi nde düzenlemiş olduğu “Yazma Eserler Cilt ve Kâğıt Restorasyonu “ kursu ile bu sanatın yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması çerçevesinde önemli bir adım atılmıştır. Ayrıca 2005 yılında Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel El Sanatları bölümüne Klasik Türk Cildi ve Restorasyonu Ana Sanat Dalı açılmıştır.
Klasik Türk cildinde şu kısımlar bulunur:
1-Kitapla ölçüsü aynı olan, kenar çıkıntıları olmayan alt (Sol) ve üst (Sağ) kapaklar
2-Kitabın arka kısmını oluşturan dip yani sırt
3-Kitabın ön kısmını örten alt (Sol) kapağa bağlı mıklep
4-Mıklebi alt (Sol) kapağa bağlayan, mıklebin hareket etmesini sağlayan ve kitabın ağız kısmını koruyan sertap
5- Dikiş ve dikişi sağlamlaştıran şiraze.
Klasik Cilt Çeşitleri:
1-Şemse Ciltler
2-Çeharkuşe Ciltler
3-Lake Ciltler
4-Zerbahar Ciltler
5-Müşebbek Ciltler
6-Yazma Ciltler
7-Murassa Ciltler
Klasik Ciltte Kullanılan Araçlar:
Istampa, Mukavva Makası, Klişeler, Deri, Bıçkı, 50x50x2 cm Mermer, Kola, Fırçalar, Zencerek, Mühre, Çiviler, Çekiç, Istaka, Falçata, Bistüri, Makas, Teber, Çizgi, Mengene, Cendere, Cetvel
Klasik Ciltte Kullanılan Malzemeler:
Tıraşlanmış Deri, Mukavva, İbrişim, İnce Bez veya Tülbent, Kola, Tutkal, Jelâtin, Altın
Klasik Türk Cildinin Yapılışı:
1-Kitabın sayfaları numaralandırılır, kuru ve ıslak temizliği yapılır.
2-Sayfaların restorasyonu yapılır ve formalar dikişe hazırlanır.
3-Hazırlanan formaların sırt dikişi mumlanmış ipek ip(ibrişim) veya pamuk ipliği ile yapılır.
4-Dikişten sonra cenderede kitabın sırtına ince bir bez (mermerşahi) yapıştırılır ve kurumaya bırakılır.
5-Formaların ortası saplamalarla tespit edilerek gizli kolon ve şiraze kolonu atılır.
6-İbrişim ile şiraze örülür.
7-Kapak ölçüleri kâğıt üzerine alınır. Kitabın kalınlığına ve ebadına uygun seçilen mukavva üzerine ölçüler
aktarılır.
8-Yapılacak cilt çeşidine göre mukavva üzerinde işlem yapılır (Şemse ciltse çivilerle oyulur). Tıraşlanmış deri ile mukavvalar kaplanır.
9-Eğer kapak süslemesinde altın kullanılacaksa kapaklar jelatinlenir.
10-Elde ezilen altınlar kullanılarak kitap süslemesi tamamlanır.
11-Kapaklar kitaba geçirilir ve verniklenir.