Klasik Türk Sanatları Vakfı

Seyyid Kasım Gubari

Hattat, şair, devlet adamı (D. ? 1550, Diyarbekir -  Ö. 1625, İstanbul).

Osmanlılarda hat sanatı, l7. Yüzyılın ortalarından itibaren daha gelişmiş ola­rak ilerlemeye devam etmiştir. 16. yüzyılın son yarısıyla; 17. yüzyılda; sülüs ve nesih yazı gelişerek, bu alanda çok değerli hattatlar yetişmiş, bunlar güzel yazılarıyla Şeyh Hamdullah mek­tebini ileri götürmüşlerdir. Bu Hattatların en meşhurlarından biri; İstanbul Sultan Ahmet Camii'nin celi yazılarını yazmış olan; müderris ve kadı Diyarbekirli Ka­sım Gubari'dir. Devrin meşhur hattatlarından olup; aynı zamanda şairdir. Asıl adı; Kasımdır. Kazasker ve nakib'ul eşraf idi. Şerif Abdullah'tan, Hüsn-ü Hattın sülüs ve nesihini öğrenmiştir. Çok ama çok ufak yazılar yazardı. Bir pirinç tane­sinin üzerine "Gubariyin" hattıyla; İhlas-ı şerifi yazmasıyla meşhurdur. Bu yüzden kendisine "Ğubari" denmiştir. Bunun yanında Süleymaniye müderrisliği yapmıştır.

Diyarbekir'den İstanbul'a gelmiş, Şerif Abdullah Efendi'den sülüs ve nesih yazıyı meşk etmiştir. Şeyh Hamdullah Efendi'nin damadı Şükrullah Halife'den yazı öğrenen İstanbullu Şerif Abdullah Efendi'den sülüs ve nesih meşk etmiştir.

Seyyid Kasım Ğubâri, dört âyet ve on beş kelimeden oluşan İhlâs Sûresini bir prinç tanesi üzerine yazma mahareti gösterdiği için "Gubâri" lakabını almıştır. Medrese eğitimi gören Kasım Efendi, Süleymaniye Müderrisi iken Cemaziyelahir 1027/Haziran 1618'de Nakibüleşraf olmuştur. Bu göreve getirilişi dolayısıyla şâir Hâşimi şu tarihi düşürmüştür:

"Kâsım efendi şimdi nakib oldu izzetle, 1027"

Döneminin en ünlü hattatlarından olup, hat sanatında Gubari (Hatt-ı Gubar) adıyla ünlenen kendine özgü bir tarz sahibi olmuştur. Lakabının Gubarî oluşu, bunu doğrulamaktadır.

Tatlı dilliliğiyle de meşhur olan Gubarî Efendi, ilmi kadar mesleğinde de ilerlemeler kaydetti. Mekke-i Mükerreme'nin Kadısı olan Kasım Efendi, daha sonra İstanbul Kadısı oldu. Son derece iyi huylu ve çok iyi bir hattat olan Kasım Efendi'nin vefat tarihi ihtilaflıdır. Değişik kaynaklarda 1624, Mehmed Süreyya ve Beysanoğlu) ve 1615 (Atai Zeyl el-Şakaik- Mehmet Zeki Bey) olarak geçmektedir.

Bu görevinden sonra Mekke ve İstanbul nakibüleşraf payelerini elde etti. Kendisinin âlim ve tatlı bir zat olduğu nakledilmiştir. Sultan I. Ahmed'in yaptırdığı Sultanahmed Camii'nin celî sülüs yazıları kendisinindir. Tabii bu camiinin, sıva üzerinde bulunan yazıları 1976-1988 restorasyonunda yenilenmiş ve bir çoğu yeniden yazdırılmıştır. Bu sebeple, Kasım Gubâri yazıları olarak sadece, mermer üzerine hakkedilmiş celî sülüs hatlar kalmıştır. Sultanahmet Camii giriş kapısının solunda bulunan kitabe de ona aittir.

“Ey, vezir-i dilir-i batedbir...” diye başlayan ve “Bir pirince bunun gibi gazeli / Etdi hatt-ı gubar ile tahrir” diye biten 10 mısralık gazeli pirinç tanesi üzerine yazarak devrin sadrazamına armağan etmişti. Cemâziyelahir 1034/Mart 1625 tarihinde vefat etti. Kabri Eyüp Sultan Türbesi haziresindedir.

BİBLİYOGRAFYA

Mehmet Zeki Bey (c.2. s. 297), Sicill-i Osmanî (c. 4, 48-49), Serkan Kalpak / Diyarbakırlı Hattatlar (D.Ü. İlahiyat Fak. Lisans tezi, Diyarbakır, .2004), Mehmed Süreyya / Sicill-i Osmani (c. IV, s. 48, 1996), Şevket Rado / Türk Hattatları (1984, s. 93), Müstakimzâde (s. 285; Ayvansarâyi (s. 19), Şevket Beysanoğlu / Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları (2. bas. 1996, c. 1, s. 112; Thf., Kma, Eşa.),

Müellif: İhsan Işık

Bu madde Diyarbakır Ansiklopedisi’nin 2013 yılı basımında yer almıştır.